Neil Turok Gönderileri
Neil Turok kitaplarını, Neil Turok sözleri ve alıntılarını, Neil Turok yazarlarını, Neil Turok yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Matematik dünyayı anlayışımızda bizi doğal içgüdümüzün çok ötesine götürebilir. Matematiksel bir model gerçeğin bir temsilidir ve biz bu temsili, tekrarlanan bir deneme yanılma süreciyle geliştiririz. Modellerimiz tıpkı yaşamın kendisi gibi evrilir ve değiştikçe iyileşir. Hiçbir zaman nihai değildir. Einstein'ın da dediği gibi, "Matematik kanunları gerçekliği yansıttıkları sürece kesin değildir ve kesin oldukları sürece de gerçekliği yansıtmaz." *
Albert Einstein, "Geometri ve Deneyim" (27 Ocak 1921'de Berlin'deki Prusya Bilim Akademisi'nde yaptığı konuşma), Sidelights on Relativity içinde, çev. G. B Jeffery ve W. Perrett (1922; özdeşbaskı, Mineola, NY: Dover 1983), s. 8.
Hume matematiğin gücünü göz ardı etmeden, fazla akıl yürütmenin bizleri gerçek dünyadan ayırabileceği konusunda uyarılarda da bulunmuştu: "A priori akıl yürütürsek, herhangi bir şey herhangi bir şeye yol açabilir. Düşen bir taş parçası Güneş'i söndürebilir veya niyeti olan birisi gezegenlerin yörüngelerini değiştirebilir. Bizlere sebep sonuç ilişkisinin doğasını öğreten ve bir nesnenin varlığını bir diğerinden çıkarsamamızı sağlayan şey deneyimdir."
Deney yapmak deneyim için yeterli bence, 2. Gün Çözdüğüm birine sırf deneyim için 50 gün vermek, saçmalık..
Mi Hume
"En hayat dolu düşünce bile en yavan histen üstün değildir,"
David Hume'dan "Jemmy" Birch'e mektup, 1735, E. C. Mossner, The Life of David Hume içinde (Oxford: Oxford University Press, 2011), s. 626
Nefis bir tablo, odamın kapısını süslüyordu posteri
RAFFAELLO'NUN ATİNA OKULU adlı eseri Rönesans'ın en nefes kesici tablolarından biridir. İnsanlık tarihinin en önemli anlarından birini; özgür düşüncenin Klasik Yunan uygarlığındaki filizlenişini resmeder.
“Kuramsal fizikçiler kuantum mekaniğinin dünyasını gözeten klasik bir dünyanın sakinleridirler." John Bell¹
1Introduction to the Hidden-variable Question" (1971), M. Bell, K. Gottfried ve M. Veltman, Quantum Mechanics, High Energy Physics and Accelerators: Selected Papers of John S. Bell içinde ( Singapur: World Scientific, 1995), s. 716
Leonardo da Vinci
Bir sanatçı olarak ise anlaşılabilir bir şekilde ışık, perspektif ve gölgeye takmıştı kafasını. Notlarında ışığın, bir noktada birleşen ışınlardan oluşan piramidin (veya koninin) tepesindeki göze nasıl ulaştığını anlatıyordu. Benzer şekilde, ışığı engellemenin nasıl gölgeler oluşturduğunu da detaylı bir şekilde inceledi. Matematiksel fikirlerinin birçoğunun kökeni, İslam dünyasının en ünlü bilim insanlarından İbn Heysem'e (965-1040) kadar uzanır. İbn Heysem ilk bin yılın sonunda Mısır ve lrak'ta çalışmalar yapmış ve Kitab el-Menazır (Görüntüler Kitabı / Optik Kitabı) adlı eseri 14. yüzyılda İtalya'da basılmıştır.
Güzel tespit.
(..) tüm artılarına rağmen internet bizi insanlığımızdan da uzaklaştırıyor. Bilgisayarlarımıza ve akıllı telefonlarımıza gittikçe daha yapışık bir halde yaşıyoruz, toplumsal ve profesyonel yaşantımızı e-postaların, sosyal medyanın, blogların ve tweet'lerin etrafında kuruyoruz. Aşırı dijital bilgiye maruz kalmak bizi makinelere, işkoliklere ve pasif tüketicilere çeviriyor. O sert, somut varlığı üzerimizde baskı yaratıyor ve insan doğamız ile bize dayatılan iletişim şekilleri arasında bir uyuşmazlığa neden oluyor. Analog doğamız dijital bir akışa sığdırılıyor. Bu yüzden komedyen Louis C.K.'in de dediği gibi, " Günümüzde her şey muhteşem ve kimse mutlu değil."
(..) "dijital çağımızın" bunaltıcılığı karşısında bir adım geri çekilmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bir çok insan internetin bilgi okyanusunda "sörf yapma" isteğine çoktandır sahip ve bu davranış herhangi bir şeyi veya daha derin anlama ihtiyacının yerini alıyor. Uzmanlaşma kavramı, bu kadar çok bilgi içerisinde yüzen bir dünyada pek bir anlam ifade etmese de derinliği olan düşüncelere her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Fırsatları elememizi, seçmemizi ve tanımlamamızı sağlayacak farkındalık ve muhakeme yeteneklerimizi geliştirmemiz gerekiyor. İşbirliği dediğimiz şey dünyanın her yerinden insanların birlikte çalıştığı, fikir alışverişi yaptığı, kitaplar yazdığı, hatta matematiksel kanıtlar inşa ettiği bir oyuna dönüşecek.
Bu ışıkta bakıldığında okullarımızda ve üniversitelerimizdeki eğitim son derece demode kalıyor. Gençlerin bilgileri ezberlemesinin hiçbir anlamı yok; bunlar zaten internette her zaman elimizin altında. Neyi öğreneceklerine karar verme, kendi düşüncelerini geliştirme ve bunları başkalarıyla paylaşma gibi becerilere ve meselenin bütününü görebilmeye, bu bilgi okyanusunda aradıkları şeyi bulabilmeye, işbirliği yapmaya ve yepyeni ufuklara yelken açmaya ihtiyaçları var.
Fiziğin dünyamıza yön veren keşifleri günümüzde hak ettiği takdiri görmüyor. Newton'ın mekanik dünyası, bizi öğrenmenin mekanik yollarına ve modern sanayi çağına götürdü. Dijital devrimin dünyamızı nasıl değiştirdiğinin farkındayız: Bilgisayarlar okulları ve işyerlerini ele geçirdi ve işçilerin, madencilerin ve çiftçilerin yerini aldı. Çalışma, öğrenme ve yaşama koşullarımız değişti. Bu yeni teknolojiler nereden geldi? Bütün bunların kaynağı yine anlama, keşfetme ve yaratma becerilerimizde, yani İçimizdeki Evren' de yatıyor.
T.H. Huxley
"Bilinenler sınırlı, bilinmeyenlerse sınırsızdır; düşünsel olarak sanki kifayesizlik okyanusunun ortasındaki bir adadayız. Her nesle düşen görev, topraklarımızı biraz olsun genişletmektir."
Gerçekliğin zemini dünya hakkındaki klasik kavrayışımızın telkin ettiğinden daha kaygandır.
Gezegenlerin hareketinden atom ve molekülün yapısına ve evrenin genişlemesine kadar dünyanın en temel nitelikleri, matematiğin güzel ve basit kuralları çerçevesinde gayet isabetli bir şekilde kestirilebilir. Rivayete göre İtalyan matematikçi Galileo Galilei, "Matematik Tanrı'nın evreni yazdığı dildir," demiştir. Çelişkiye yer vermeyen bir dizi mantıksal kuraldan oluşan, oldukça güçlü bir dildir matematik.
İyi bir fikir dünyayı değiştirmeye yetebilir.
Görünen o ki bugün yeterince iyi fikir barındırmayan, kaygı dolu bir dünyada yaşıyoruz. Mali istikrarsızlık, aşırı tüketim ve kirlilik, enerji ve kaynak yetersizliği, iklim değişikliği ve giderek derinleşen gelir adaletsizliği gibi bunaltıcı sorunlarla yüz yüzeyiz. Bunlar tamamen insanlar tarafından yaratılmış ve çözülebilir sorunlardır. Ne var ki kısa vadeli düşünen, yüzeysel çözümler üreten ve kısa yoldan köşeyi dönmeyi hedefleyen bir kültürün içine hapsolmuş gibiyiz. Halbuki bu sorunların her biri ısrarcı, ilkeli ve ileri görüşlü adımlarla bulunabilecek bir çözüme ihtiyaç duyuyor.