80 darbesi ve sonrasında Sovyetler Birliği'nin çözülüşü, solun kültürel ve sanatsal anlamlarda ciddi bir şekilde geri çekilmesini getirmiştir.
Bunun bir dizi sonucundan bir tanesi, şiirde mesajın bir kenara konmaya başlanmasıdır. Bu yalnızca şiirde gözlenmekte olan bir olgu da değildir.
Yirminci Asrın, pek de aptal şairleri var;
doyurup adamakıllı karınlarını
günde üç defa
Allah'a mektup yazıyorlar.
Hâlbuki sizi ben,
tatlı bir duman gibi çıkaracağım yarın
Geniş ve uzun bacalarından
neşeli fabrikaların
Ve yıllar ve günler ve saatler ayarlandı
Caddeler, iş hanları, kahveler ayarlandı
Meyhaneler, genelevler
Soğuk biralar ayarlandı soğuk her şey
Ve bütün ilişkiler
Birden yerini aldı.
Çirkinliği daha doğrusu kendini çirkin sanma saplantısı, aradığı aşkı bulma yolunda onu kendine güvensizliğe iter. İhtiraslı bir yapısı vardır. Yıllarca sevmek ve sevilmek arzusuyla yanar :
Ağaçlar ve hava gölgede
Sessizce şaşırıyor
Gel, gel
Yalnızım
ey beklenilen hayalî güzellik
...
Git dersen giderim,
kal dersen kalırım
Git
dersen kuşlar da dönmez, güz kuşları
Yanıma kiraz bevenkleri alırım
ve seninle yaşadığım
o iyi günleri
Kötü günleri bırakırım.