Yazar 1989 yılında Londra'ya yerleşmiştir. Daha iyi bir yaşam kurabilmek için İngiltere’ye gelen Niyazi Özkan, bir restoranda mutfak şefi olarak çalışmaya başladı. İşe gidip gelirken toplu taşıma araçlarını kullanan Özkan, insanların ellerinde her gün gazete ve kitap görünce, bir süre sonra utanmış. Artık o da her gün işe gidip-gelirken önce Türkçe, daha sonraları da İngilizce kitap, dergi ya da gazete almaya başlamış. 7-8 yıl sonra ise kendi kitabını yazmaya karar vermiş:
“‘Artık kendim bir kitap yazabilirim’ dedim ve ‘Kitap Okumakla Alim Olunmaz: Kafana Sokmazsan İçindeki Bilinmez’ adlı kitabımı 1.5 yılda tamamladım. İlki Eylül 2010’da yayınlanan eserim büyük ilgi gördü. Bu ilgi beni şaşırtmıştı. Ben de yeni kitaplar yazmaya karar verdim.”
Türkiye’de ortaokulu bitirmeden yarıda bırakan ve bilgisayar kullanmayan Kahramanmaraş Göksunlu Özkan, şöyle devam etti: “Kağıt, kalem masamda olduğu sürece kitap yazmaya devam edeceğim. Çünkü kağıt başlıyor gözyaşı dökmeğe, alıp başını gidiyor ve kitap ortaya çıkıyor. Ancak, bir insanın kitap yazabilmesi için yeteneğinin de olması gerekiyor. Beraberinde iç dünyası, iç dünyası da zengin olmalı. İnsan öncelikle iç dünyasına göç edebilmeli.”
Her gün yattığım yerin tam karşısıydı, oraların adlarını bilmiyor, hem de kimselere soramıyordum. En iyi öğrenmenin sorarak değil de görerek olduğunu biliyordum.
Sahip olduğumuz her ne olursa olsun, evlat olsun, servet olsun ve de bize ait sandığımız bedenimiz olsun, hepsi bize verilen, bahşedilen birer emanet değil midir?
Her şey roman kahramanı Hakan'ın birkaç günlüğüne kafa dinleyip tatil yapmak amacıyla Midilli Adasına gitmesiyle başlar. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Genç adamın hayatı bambaşka bir yöne kayar. Sürükleyici güzel bir kitap.
Birkaç yıl önce okuyup inceleme yazma fırsatı bulamamıştım. Kitabın yazarı sevdiğim bir yazar arkadaşım. Bir süre önce aynı yayınevinin yazarıydık. Kitap; sade ve akıcı bir dille kaleme alınmış, deneme türünün güzel bir örneği.