Norman Manea (d. 19 Temmuz 1936 Bukovina) Romanya'lı yazar ve entelektüeldir.
Beş yaşındayken tüm ailesiyle beraber Transnistria Toplama Kampı'na gönderilen Manea, 2. Dünya Savaşı sonuna kadar toplama kampında kaldı.
Bükreş’te gördüğü mühendislik eğitimin ardından 1960’ların Komünist Romanya’sında yazın hayatına başladı. 1986’da Romanya’yı terk eden Manea, bir yıl Batı Berlin’de kaldıktan sonra Amerika Birleşik Devletleri’ne ulaştı.
Eserlerinde Holocaust travmasını ve totaliter bir devlette gündelik yaşamı ele alan yazarın kitapları on beşin üzerinde dile çevrilmiştir. Yazar halen Bard College’da edebiyat profesörlüğü yapmaktadır.
Günler tek tek peşimize düştü. Günleri unuttuk, gecenin çıldırtıcı gazabını dinleyerek bekledik. İçinde yaşadığımız zaman bizi kovalıyordu, yapacak hiçbir şey yoktu. Zamanın kendisi hastalanmıştı, ve biz ona aittik.
Tam olarak nerde okuduğumu hatırlamıyorum ama şu cümle birçok şeyi yarım bırakmamam gerektiğini hatırlatıyor bana. Yarım bıraktığımız işler beyin gelişimini olumsuz etkiliyor diye. Ne kadar doğru ne kadar yanlış bilemem. Ama bir çok işimi bu yüzdende olsa tamamlamaya özen gösteriyorum.
Hadi kitaptan bahsedelim biraz.
Kitap 15 bölümden oluşuyor. Kitabın ilk bölümlerinde kahramanı anlatıcı ama sonralarında bir karmaşıklığa gidiyor. Bana daha çok art arda bölümler arasında gelişen sıradan olaylar anlatılmamış gibi geldi. Ne oluyor ne bitiyor bazen anlasanız da büyük bir kopukluk yaşıyorsunuz bu yüzden. Bu da kitabın akışını olumsuz etkiliyor. "Ben ne okuyorum" sorusuna cevap veremeyince bırakasınız geliyor. Bende de böyle oldu tam olarak, yine de kitabı okuyan ve anlayanlara selam olsun.
Bu kitabı daha önceden okuyup da bir şeyler anlayan varsa lütfen benimle paylaşsın. Okurken aşırı sıkıldığım ve sırf yarım bırakmamak için kendimi bitrimeye zorladığım bir kitap oldu.. Ve maalesef daha bitiremedim..
Holigan'ın Dönüşü, Çavuşesku yönetiminin giderek artan baskısı nedeniyle Romanya'yı terk etmek zorunda kalan Manea'nın yıllar sonra bu ülkeye, geçmişe, anadiline dönüşünün hikâyesi. Savaş öncesi Romanya'ya, Nazilere, tehcire, komünizme hem yakından hem de uzaktan yaptığı bir bakış anlatı üslubuyla. Manea'nın o yalın ve çarpıcı tarziyla…
Ve bakın kendisiyle yapılan bir röportajda Edebiyati nasil tanımlıyor. Edebiyat Aynı zamanda bir hastalık ve terapi. Kısmen de olsa kendinizi, etrafınızdaki kaostan kurtarmak için yazıyor, bir yerlerde anlamlı bir şey bulmaya çabalıyorsunuz. Onu bulamadığınız takdirde de birini icat ediyorsunuz – ve bu, genellikle sanatı üreten şeydir: gerçekliğin ötesinde bir şeyler aramak, - bazen gerçekliğin içinde gizli olsa bile- bireyin gereksinimlerindendir.