Merhaba kitap severler;
18 adet birbirinden bağımsız hikayelerle derlenen öykü kitabı, hayatın içinden,siyasi, toplumsal mesajlar veren,bir zamanlar olumsuz yaşanan gerçekleri yazar,kalemine işlemiş.Kısa - öz ama oldukça dolu ve düşündürücü yanlarıyla her dramda üzülmemek elde değil.
Yazarımız,öykülerin sonlarında hikayeyle ilgili sonucu açık
Kadına şiddetin sosyal sınıfı yok! Zengini, fakiri de yok! Ben kendi adıma şunu öğrendim ki hatayı kendimizde aramayı bırakmalıyız artık. Morluklarımızı saklamak için çabalamayı da bırakmalıyız. Çünkü bu bizim ayıbımız değil.
.
Öyküler her zaman yaşamın içinde bir insanlık durumunu anlatır. Bir yazın türü olarak öykünün doğuşuna baktığımızda, insanın düş kurma ve hikayeler anlatma gereksinimden ortaya çıktığını görüyoruz. Özellikle modern zamanlarda bireyin iç dünyasındaki çelişki ve çatışmaları, bunun dış dünyaya yansımalarını anlatır. Günümüzde kısa öykü yaşamın içinde hem onu yansıtan, hem de onun bir parçası olan bir türdür.
İşte bu öykü kitabında ise, yaşamın içinde yer alan kesitlerle bireylere odaklanan on sekiz öykü bulunuyor. Öykülerde yansıtılan insanlık durumu kimi zaman kadın hikayeleri, kimi zaman aile ilişkileri üzerine. İnsanın yaşamın akışı içinde yer alan ani bir olay sonucunda hayatını alt üst eden hikayeler mevcut. Yaşama dair olayların, insanlık hallerinin yer aldığı öykülerden en çok aklımda kalanlar ise;
“Anuş Apartmanı “, “Ailem Sensin”, “Soku Taşı” oldu. İnsanın çaresizliğini, kırılganlığını, yalnızlığı tüm çelişkileriyle aktaran hikayeler her biri. Okuyun ve akışa kendinizi bırakın.
#GüzYaşları
^
^
#alıntı
Kadına şiddetin sosyal sınıfı yok! Zengini, fakiri de yok! Ben kendi adıma şunu öğrendim ki hatayı kendimizde aramayı bırakmalıyız artık. Morluklarımızı saklamak için çabalamayı da bırakmalıyız. Çünkü bu bizim ayıbımız değil.
^
Hep arkama bakarak yürüyorum sokakta. Belki geliyordur arkamdan.
^
^
@herdemkitapyayin #nurselcengiz #bloghemsire #öykü #korona #hikaye
Güz YaşlarıNursel Özçelik · Herdem Kitap · 202314 okunma
Fiziğin alımlı olması ve ilgi çekiciliğiyle gönüllerin dikkatini üzerine çeken Güz Yaşları aslında Göz Yaşları olsa daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Her ne kadar kitabın içinden bir öykünün adını kendine isim kullanmışsa da her bir öykü, yürekleri göz yaşlarıyla sulandıran bir eser olmuş. Kimi öyküler bu kadar etkileyici olmaz, gönülleri feth etmezler.
Hayatın baş karakterleri olan insanlar bu dünyada çile çekmeleri, acılar yaşamaları, dramatik hayatlar yaşamaları hep konu olmuştur kitapların sayfalarına. Bu güzel kitapta Sorumsuzluklar, güvensizlikler, şiddetler, haksızlıklar kol kola gezmektedir. Her öykü yürek buktu desem yeridir. Suna'nın tek isteği yaşıtlarıyla oyun oynamak, kuzenlerin ise okul okumaktı. Bir sağlıkçı olarak Acil Çıkmazı'nda yaşanılan dram beni çok üzdü. Şöyle bir söz var bir baba on evlada bakar ama bir evlat bir babaya bakmaz. Böyle bir dramla başbaşa kalmam yazık dedirti diyebilirim. Şiddete maruz kalan kadın ne kadar maske yapsa da gerçekleri saklayamaz. Hak aramak her kadının hakkı. İnsanlığı öldürüp çöpe atmak ne kadar üzücü bir şey. Kitapların yasak olması ilmin yok olması değil midir? Çatışmalar olduğu yerde aşkın doğuşu nasıl olur? İnsanlığa dokunan her öykü betimlemeleriyle olayları canlandırdı.
Yazarın kalemi, sami ve içtenliği ile hayatın duygu yüklü ömrünü biçti. Öyküler sımsıcak bir hava estiriyor okuyucunun yüreğine. Okumak insanları tanımaktır. Yeni hayatlara kapı açmaktır. Her kitap bir dünya ise Güz Yaşları'ndaki her bir öykü bir dünyadır.
Güz YaşlarıNursel Özçelik · Herdem Kitap · 202314 okunma