(...) tanınmamak için aptalca takma isimler kullandık, zaten neden kendi isimlerimizi kullanmaya devam ediyorduk ki, aptallıktan, sırf salaklıktan, kendimizi tanınır kılmak için, sadece kendimizi değil, eylememizi, hissetmemizi ve düşünmemizi sağlayan şeyleri teşhir etmek için, üstelik herkes gibi konuşmak berbat bir şeydir, güneşin battığını söylemek filan, çünkü herkes bilir bunların boş laf olduğunu, ben demenin olmadığı noktaya değil, artık ben demenin bir boka yaramadığı yere ulaşmak için, biz artık kendimiz değiliz, ama kimse bunu anlamayacak, (...)
ama sen bir türlü yeniden başlayamıyorsun, başlangıcı silinmiş bir sona doğru gidiyorsun, başın olmadığı için sonun da olamıyor, varlığın bir yokluk içine kayıyor sürekli, namevcudiyetin hiçbir şeyi etkilemiyor (...)
Âdem'in o aralar neler yaşadığına, sonra okulu neden bıraktığına dair bundan öte bir şey söylemek bize düşmez; kaldı ki bunları yazan "biz"iz diye Âdem'in bütün geçmişine, bildiği bilmediği bütün saiklere illa vâkıf olacak değiliz ya.