Bir çırpıda okuduğum bu kitap, bana Bülbülü Öldürmek kadar tat vermese de başarılıydı. İlk kitapta çocukluğuna şahit olduğumuz Jean Louise, bu kez yetişkin bir kadın olarak büyüdüğü topraklara dönüyor ve bütün düşünce dünyasını baştan aşağıya değiştirecek bir kırılma yaşıyor. Bu kırılmanın onun ruhunda bıraktığı izi çok daha ayrıntılı ve uzun bir şekilde okumak isterdim. Kitapta çoğu şey aceleye getirilmiş, üstünkörü bahsedilip geçilmiş izlenimi verdi bana. Bazı konuşmalar ise gereksiz bir ayrıntı içerisindeydi ve yer yer çok sıkıldım. Jean Louise'i, Atticus'u, Jem'i ve daha bir çok karakteri gerçekten çok özlediğimi ve Bülbülü Öldürmek'in bende bir iz bırakmış olduğunu bu kitabı okuyunca çok daha iyi anladım. Scout'ın çocuk ellerini tutmak çok güzeldi, yetişkinliğiyle yürümek de bana keyif verdi ama bu sefer karakterle tam olarak bütünleşemedim. İç dünyasını çok daha ayrıntıyla görmek isterdim.
Kitabı bitirdiğimde, uzun yıllar önce dostum olmuş, her şeyini bildiğim ve ben de korkusuzca içimi açabildiğim dostuma yıllar sonra rastlayıp yılların onu değiştirişine şahit olmuşum gibi hissettim. Bazı şeyler elbette o zamanlar olduğu gibi değildi ama o bildiğim özü, hala aynıydı.