1967 İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü’nden mezun oldu (1991). Aynı üniversitede Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk İktisat Tarihi alanında yüksek lisans (1994) ve doktorasını (1998) tamamladı. Türk-Osmanlı iktisat düşüncesine dair makaleleri çeşitli dergilerde yayınlandı. Sakarya Üniversitesi’nde görev yaptı (1993-2000). Uzunca bir devre üniversite görevinden istifayla ayrı kaldıktan sonra 2013-2015 arasında yeniden aynı üniversiteye öğretim üyesi olarak döndü ve İktisat Tarihi, İktisadi Düşünce Tarihi dersleri verdi. Burada açılan İslam Ekonomisi ve Finansı uygulama ve Araştırma Merkezi müdürlüğü görevini yürüttü. Halen İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Tarihi Anabilim dalında doçent olarak çalışmaktadır. Ayrıca İslam İktisadı ve Finansı ABD başkanlığını yürütmekte, Osmanlı İktisadı ve İslam İktisat tarihi alanında çalışmalarını sürdürmektedir. Diğer yandan yazarın 1985’den bu yana İslam ve İslam Tarihi içerikli çok sayıda sanat çalışması (müzik yorumculuğu, beste, söz ve metin yazarlığı), denemeleri, gazete yazıları, radyo ve TV programları olmuştur. Evli ve iki erkek çocuğu babası olup İngilizce ve Arapça bilmektedir.
Bu ülkeden ya da uzak diyarlardan gözleriyle bize bir şeyler söylemek isteyen çocuklara bir yol bulabilir miyiz? Geç olmadan, şimdi... Kim bilebilir, belki cennetimiz onların gözlerinde ve küçük avuçlarında saklıdır..
"Bir yetimin başını okşayabilmenin insana bahşedilmiş ne büyük bir ayrıcalık olduğunu görmek isteyenler,
Gökten onların üzerlerine bomba yağdıran ya da ağaç dallarına kız çocukları için oyuncak bebek kamuflajlı bomba asan nasipsizlere bakabilirler."
Iyilikte buluşan ve yarışan herkese selam olsun. Aynı kıbleye yönelmek, aynı elçinin ümmetinden olmak bizi kardeş kılmaya yetmeli ve yeryüzünün yegâne umudu daha fazla hırpalanmamalı. Farkında olsun ya da olmasın batıdan doğuya, kuzeyden güneye tüm varlık "Selam" sözünde saklı esenliğe hasret . Hırpalanan tabiat, kirletilen insanlık onuru, sömürülen emekler, gaspedilen haklar ve haksız yere kıyılan canların kardeş didişmesine tahammülü yok çünkü.
“Nerede o eski marşlar’ ifadesi bir soru ise eğer, kendimi bir an taca atıp, ‘demek artık marş söyletemiyorsunuz bize’ diye cevap verebilirim. Çünkü marşlar, ritim ve melodi örgüsüyle kalbin daha diri çarpmasıyla ilgilidir. Bu durumda sorunun muhatabı sorulan kadar sorunun sahibidir de.
Yani ‘nerede o eski sen?’ diye soruyu adresine iade etmek geçer içimden.
Yukarıdaki ifade bir soru değil de sitem içeriyorsa ve soranın kendisini de içine alarak halimizden yakınmak anlamını taşıyorsa şayet, benim cevabım biraz uzun olacak ama şöyledir sevgili okuyucu:
Eskiler elbette bizim için özel ve kıymetli. Onları diri tutup paylaşmayı sürdürelim. Ama eski lezzetleri tazeleyebilmek adına yeni şeyler de söylemeye çalışalım. Mazimizden gocunmadan yeni zamanlara bir şeyler söyleyebilmeliyiz. Aksi halde sözgelimi ceddimiz Dede Efendi’nin, Itri’nin ya da Koca Sinan’ın eserleriyle övünmekten ibaret bir sanat yolculuğu bizi mazur kılmaz. Onlar, zamanlarının en seçkin eserleriyle bir medeniyetin tanıkları oldular. Oysa sanatın ve sanatçının kendi zamanına belgeler düşürmesi gerekli. Bu sorumluluğu dedelerimize havale etmek haksızlık olur. Yaşadığımız onca bireysel ve toplumsal travmaya rağmen, düşe kalka da olsa üretebilen ya da üretme sancısı çeken arayışlar çıkmalı içimizden.“
Ömer Hocam, ezgileri gibi kalemi de güzel. Bir tatlı kitap okudum. Ömer Hoca ile birebir muhabbet edermiş gibi kaleme almış konularını, biraz hayatından biraz yaşadıklarından biraz birikimlerinden. Her vaazın ardına o vaazla ilgili bir de komik diyaloglar eklemiş. Gerçekten gülerek düşünerek okunacak tatlı bir kitap. Buyrunuz :)
Türk iktisadi düşünce tarihi bakımından Osmanlı iktisat tasavvuru özelinde Tanzimat dönemi iktisadi modernleşme hareketlerini portreler ve makaleler üzerinden ele alan akademik eser, şair, besteci ve ezgici kimliğiyle tanıdığımız iktisat tarihi alanında akademik hizmetler gerçekleştiren Ömer Karaoğlu'nun kaleminden çıkmış.
Adam Smith, Karl Marx ve John Keynes gibi batı ekonomi ideolojisi kurucularının paçalarına takılan modern dönem liberal şahsiyetlerin (Mehmed Cavid gibi) İslam fıkhını hiçe sayarak özellikle faiz konusundaki tavizkâr tavırları nedeniyle devletin daha da krize girerek mahvolduğunu acıklı bir şekilde okuyacaksınız.