Orhan Toker Kimdir?
1990 Yılında İTÜ Mimarlık Fakültesinden mezun oldu. 1992 yılına kadar yüksek lisans yaparken bir yandan mimarlık mesleğinde çalıştı. 1992-1994 yılları arasında mimarlığın kendisine göre olmadığını düşünerek bilişim alanında çalışmaya başladı. 1994 yılında kendi bilişim şirketini kurdu. 2009’da ise 25 yıl yöneticisi ve ortağı olduğu şirketinden kendi isteğiyle ayrıldı. Günümüzde ise teknolojinin çocuklar üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerini araştırarak sosyal medya üzerinden paylaşımlar ile bilinçlendirme çalışmaları yapıyor.
Kapitalizmin tek dayanağı kendimizi başkaları ile kıyaslama dürtümüzdür. Bu dürtümüzü kışkırtmanın en iyi yolu da sosyal medya. Sosyal medya neden bedava sizce?
Eline üç beş giysi alan, gidip biçare çocukların fotoğraflarını çekiyor, paylaşıyor. Artık çocuklar kanıksamış; elinde bir bot, bir mont, ucuz bir oyuncak gördüğü yabancılara hemen poz veriyor. Oysa unutulan bir şey var, bu çocuklar büyüyecek! Büyüdüklerinde belki bu
paylaşımlar onların hayat seyrini hiç umulmadık şekilde etkileyecek... Üstelik çocuk kaçırılma vakalarına baktığımız zaman kimsesiz görünen ve muhtaç durumda olan çocukların daha dikkat çekici olduğunu hiç düşündünüz mü?
Çok heyecanlıyım. 3. Kitabım çocuklar için.
Dijital dünyanın cazibesine kapılmadan nasıl güvenli gezebileceklerini onlara eğlenceli maceralarla anlatıyorum.
Orhan Toker, Dijital Baba adıyla uzun zamandır sosyal medyadan severek takip ettiğim, önerilerini ve uyarılarını dikkate aldığım bir araştırmacı, yazar.
Dijital Dünyada Anne Baba Olmak ve Dijital Baba'dan Mesaj Var adlı iki kitabı kısa aralıklarla çıktı. Şimdi Dijital Dünyada Anne Baba Olmak kitabını okuyunca, iyi ki yazmış diyorum. Bu bilgilerin güncel olarak, bir kitap içerisinde derli toplu olarak sunulması büyük nimet.
Kitap genel olarak dijital dünya, teknolojik ürünler, çocukların internet kullanımı, erken yaşta sosyal medya kullanımının çocuklara vereceği zararlar gibi çağımızın başlıca sorunları üzerinde duruyor. Teknolojinin pek çok faydası olduğu doğru, fakat bizden alıp götürdükleri de bir gerçek olarak duruyor gözümüzün önünde, evimizin içinde.
Orhan Bey, bebeğin anne karnındayken internet, modem ve vericilerden ne denli etkilendiğinden başlayarak, otizmin son yıllardaki artışına; çevrimiçi oyun sohbetlerinde dönen korkunç olaylara, akran zorbalığına değin, haberdar olduğumuz ama pek de üzerinde durmadığımız konuları bir bir sıralayarak bizi uyarıyor.
Telefon, tablet kullanımı konusunda ısrarcı olan çocuklarla çatışan anne babalara da önerileri var ancak bu sonraki iş.
Orhan Bey tüm bunları bir baba hassasiyetiyle aktarmış. Çocuklarımız elbette tehlikelerle, zorbalıklarla karşılaşacak. Fakat yuvayı, çocuk için sıcak, güvenli, sevgi dolu bir hale getirirsek, tüm bu zararları en aza indirmeyi başarabiliriz.
Bir seminer sayesinde tanıdığım ve akabinde sıkı takipçisi olduğum Orhan Toker’in kitabının çıktığını görünce çok sevindim. Çünkü belli ki “Okuyayım da genel kültürümü artırayım” ya da “Keyifli vakit geçireyim” gibi bir deneyim olmayacaktı bu. Pek çok instagram fenomeninden farklı olarak, takipçilerinin duymak istediklerini değil, duymaları
Orhan Bey'in iki kitabını da okudum. İki kitabın da ortak özelliği maksimum iki günde bitebilecek kitaplar olmasıydı. Yanlış anlaşılmasın. Kitaplar çok basit,o yüzden iki günde biter demiyorum. İçeriğindeki bilgiler o kadar güncel, güzel bir anlatımla anlatılmış ki elinizden bırakmadan okuyorsunuz. Şunu da belirtmek istiyorum ki kitap iki günde bitiyor fakat basucunuzdan ayiramayacaginiz kadar kıymetli önerilerle dolu. Kendini ve cocugunu sanal dünyaya teslim etmek istemeyen herkesin yolu düşer bu sayfalara. Orhan Bey' i sosyal medyadan da takip ediyorum. Kendisini tebrik ediyorum. Ve tabi ki bizi bu kıymetli bilgiler ışığında kitapla buluşturdugu için de ayrıca teşekkür ediyorum. Başarılarının devamını dilerim.