1888'de İstanbul'da doğdu. 1907'de Harp Okulu'nu bitirdi. Yemen'de Trablusgarp'ta savaştı. 1. Dünya Savaşı'na katıldı. Harp Akademisi'ni bitirdikten sonra 1920'de Anadolu'ya geçti. İlk görevi TBMM genel sekreterliğiydi. Çeşitli bakanlıklarda bulundu. 1946'da Başbakanlığa atandı. Sert tutumu tepkilere yol açtı. Bu muhalefet karşısında istifa etmek zorunda kalan Peker, Siyasi hayatının sona ermesinden üç yıl sonra öldü (1950). 1931-1936 yılları arasında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliği ve 7 Ağustos 1946 - 10 Eylül 1947 tarihleri arasında da başbakanlık yaptı.
Karanlıktan en aydınlığa, en kötüden en iyiye, en geriden en ileriye gitmek iddia ve dâvâsında biz Türkler, daima göz önünde tutmalıyız, yüreklerimiz daima bu inançla çarpmalı, daima bir ve beraber olmalıyız.
Biz ulusun her zorluğa göğüs verecek bir olgunluğa erişmesi için klasik terbiyeden başka yığına devamlı ve yeni Türkiye'nin ileri gidişine uyar bir halk terbiyesi vermeyi çok gerekli buluyoruz.
Şahsın parası devletin ve ulusun hakiki kuvvetine dayanmıyorsa, bu bir gece içinde mahvolabilir. Bir millet tehlike içindeyken herhangi hakiki bir vatandaşın, bu umumi tehlikeden masun kalmasına imkân yoktur.
Sosyalizm, göğüsünde memesini emerek beslendiği hürriyet anayı, büyüp kuvvetlendikten sonra ortadan kaldırmayı kendisine bir sistem olarak kabul etmiştir.
Her cemiyet, her ulus için müşterek inan ve ülkü bağı, bir müşterek hız alma kaynağı vardır. İşte yeni Türkiye'nin de böyle bir köklü ve kolları bir tek hedefe doğru yürüten ülkü bağı vardır ki adına Kamâlizm diyoruz.
Uzun zamandır bir kitap okumaktan bu kadar keyif almamıştım. Cumhuriyetimizin sadece savaşarak değil zeka ve bilgi ile kurulduğunu tekrar hatırlatıyor. Nerelerden nerelere geldiğimizi anlamak için şahane bir kitap.
Mutlaka istisnasız herkes hatta mümkünse çocukken okumalı