1926 yılında New York’ta doğdu. Henüz okuldayken gazeteciliğe başladı. İkinci Dünya Savaşı’nda orduya katılarak Fransa ve Almanya’da görev yaptı. 1946’da New York’a geri döndü. Bu dönemde gazetecilik, hayalet yazarlık ve halkla ilişkiler yazarlığı yaptı. İlk romanı Bağımsızlık Yolu ( çev. Esra Birkan, YKY, 2017)1961’de, Yalnızlığın On Bir Hali ise 1962’de yayımlandı. Bağımsızlık Yolu o yıl Ulusal Kitap Ödülleri’nde finalist oldu. Başta Columbia ve Boston olmak üzere çeşitli üniversitelerde yazarlık dersleri verdi. Ayrıca The Easter Parade, A Good School, Disturbing the Peace adlı üç romanı ve Liars in Love adlı bir öykü kitabı bulunan Yates, yaşadığı dönemde eleştirmenlerce sürekli övülmesine karşın kitaplarından hiçbiri çok satanlar listelerine girmedi. Kitaplarına ilgi 1980’lerde tekrar canlanmaya başladı; asıl ilgiyi ise 2000’li yıllarda görmeye başladı. Richard Yates 1992’de Alabama’nın Birmingham kentinde amfizemle bağlantılı komplikasyonlar sebebiyle yaşama veda etti.
"Ben de üzgünüm. Kahretsin; hayatta tanıdığım en üzgün herif benimdir herhalde: Çünkü bakacak olursan, memnun olacak fazla bir şeyim yok, öyle değil mi?"
1930’ların Amerika’sında geçen Sessiz Sahil, Richard Yates hayranlığımı arttırdı.Richard Yates’in kelimelerle görsel bir şölen yarattığını düşünüyorum.Sıradan yaşamlardan sıradan karakterlerden unutulmaz bir hikâye çıkmış ortaya.
Son bir kitabım kaldı okunmadık Richard Yates’e ait maalesef.
Sessiz SahilRichard Yates · Yapı Kredi Yayınları · 201743 okunma
Adından anlaşılacağı üzere 11 adet öyküden oluşuyor kitap. Ama öykülerde yalnızlıktan söz edilmiyor. Bazı öyküleri okurken sıkılmadın desem yalan olur. Tarzım dışında bir kitaptı. Ama bu aralar öykülere merak saldığım için merak edip okudum.
Öykülerde ki kahramanların hepsi işi gücü olan , sosyal hayatları olan insanlar. Ama hepsinde bir mutsuzluk var. Çoğumuzda bu olmaz mı? hayatımız artık rutin sabah kalk işe git, akşam eve gel, yemek vs. ,yat uyu, sabah kalk yine aynı rutin. Kendi adıma bahsedeyim hafta sonu temizlik, ütü, çamaşır, bazende belirli aralıklarla belirli günlerde arkadaşlarla buluşma. Monoton yani hayatımız. Hep aynı döngü dönünce insanlar mutsuzluk sendromuna giriyorlar. İşte öykülerde ki kahramanlarımız da aynen böyle mutsuzlar, yıpranmışlar ve hayattan bezmişler. Yalnız öykülerin sonu değişik nasıl desem havada kalmış ya da sizi düşünmeye sevk eden türdendi.
Beğenmesine beğendim ama beni de çok açmadı açıkçası. yazarın dili, anlatımına diyeceğim yok. Ama o kadar mutsuzluktan bıkmışık ki (kendi hayatımızdan dolayı) eni pek açmadı.
İyi okumalar...
Geçen ay Bağımsızlık Yolu’nu okuyup çok beğenince daha çok Richard Yates kitabı okumalıyım diye düşünmüştüm.Üstüne her ay bir “Yüz Kitap” kitabı okuma isteği de eklenince bu ayki seçimim Richard Yates’in Yalnızlığın On Bir Hali kitabı oldu.
Richard Yates’in anlatımındaki sadelik, incelik, öykülerde görmek istediğim samimiyeti karşılıyor.Yalnızlığı, yalnızlığın yaşattığı hayal kırıklığını, yarattığı hüznü tüm öykülerde iliklerinizde hissediyorsunuz.
Yalnız da olsanız Özdemir Asaf’ın dediği gibi:”Yaşamak sanatı/İnsanlık mesleği”