"Yunus Emre bir gün rüyasında Mevlana 'nı görür. Ona' Mesnevi 'yi sen mi yazdın?' diye sorar. Mevlana 'evet.' deyince Yunus Emre 'Amma da uzun yazmışsın. Ben olsam
' Ete kemiğe büründüm
Yunus diyene göründüm. '
Derdim olur biterdi.'demiş.
Develiye damat olunca hemşehrim olan Aşık Seyrani'yi okumak farz oldu.
Öncelikle antaloji'den şiirlerine baktım. Halk edebiyatımızla dinimizi ve taşlamalarımızı bir araya getiren Seyrani özgün bir şair olarak karşımda duruyordu.
Kitap Seyrani'nin kısa biyografisi ve şiiri hakkında malumatlar vererek başlıyor. Bilinmedik bir şairin şiir kitabının bu şekilde başlaması çok mantıklı olmuş.
Hayatı, Osmanlının sondan 2. asrına yani 19. yy'a tekabül ediyor. O dönemde saraya davet edilen Seyrani, hakikat lehine kalemini kullanması, israfı ve devlet kadrolarındaki yozlaşmayı eleştirmesi sebebiyle İstanbul'u ve Anadolu'yu terk etmek zorunda kalıyor.
Bir şairde olması gereken bu temel vasfı İslâm'la bütünleştirmiş. Seyrani hem son bir kaç asırdır yaşadığımız çöküşü, buhranı politize olmadan ve yoğun İslâm felsefesine maruz kalmadan Anadolu irfanı derecesinde şiirlerine nakşetmiş. Bu yanıyla şiiri tavsiyeye boğmadan öğütlerle işleyen bir şair de diyebiliriz. Bu yanıyla öğüt vermek onun hakkı. Çünkü yaşadığı hayat, ödediği bedeller ona bu hakkı fazlasıyla veriyor.
Bir şiiri şöyle bitiyor:
"Haydar-ı Kerrar veş deven yedince
Canını Mevlaya teslim edince
Seyrani dünyadan göçüb gidince
Anılır dillerde adı söylenir"
Umarım bundan sonra adı daha çok anılır. Ruhuna Fâtiha...
Aşık SeyraniRıza Süreyya · Halk Kitabevi · 202016 okunma
Kitap; Halk edebiyatına genel bir bakış açısı adıyla bir incelemeyle başlar daha sonra Karacaoğlan'ın hayatı, sanatı hakkında bilgiler verir. Karacaoğlan'ın kaçıncı yüzyılda yaşadığı ihtimalleri üzerinde görüşler ortaya koyar ve daha sonra aşıkın diğer aşıklarla ilgisine biraz değinip aşıkın sanatına dair bilgileri verir. Aşıkın sanatı hakkında kısaca şöyle değinmek isterim: şiirleri; açık, duru, ahenkli olup aşık tarzı halk edebiyatının tüm özelliklerini taşımaktadır. Aşık genellikle benzetme, mecaz, mübalağa sanatlarına başvurmuş ve aşk, gurbet, sıla ve konar göçer hayatının yanında az da olsa sosyal konulara değinmiştir. Daha sonra aşıkın seçme şiirlerinden bazıları kitaba alınmıştır.
Merhaba. Tarihi kitapları seviyorum. Tarihi şahsiyetlerin anılarını okumayı daha çok seviyorum. O günleri anlama adına daha fazla bilgi veriyor. Tabii tutarlı olduğu müddetçe... Bu kitaba başlamadan önce de benim beklentim bir anı kitabı okumaktı. Ancak elimizdeki kitap daha çok resmi tarih kitabının bir özeti niteliğinde. Akademik bir dille yazılmamış. Dipnotlar verilmemiş. Çok fazla kaynaktan yararlanılsa da kitapta altını çizdiğimiz bazı yerlerin hangi kaynaktan alındığını bilemiyoruz. Bunun gibi handikaplar var. Dili yalın, anlaşılır. Bazı dönemleri yanlı anlattığı da gerçek. Her ne kadar okuyucuyu yönlendirme amaçlı öznel yorumlar olmasa da finalde verilmek istenen mesaj: kurtuluş savaşında kullanıldı, cumhuriyet döneminde bir kenara atıldı, sonradan affedildi... Bu yani. Beklentimi karşılamadı bu yönünden ancak iyi bir inkılap tarihi tekrarı yaptık diyebilirim.
Daha fazlasını blogumda yazmıştım:
hknkr.com/milli-mucadele-...