1940-1941 yılları arasında hakikat gazetesinde yayımlanmış, 1942 yılında kitaplaştırılmış bir "büyük hikaye"dir. sabahattin ali, bu hikayeyi başlangıçta roman olarak tasarlamış. fakat o dönem ciddi para sıkıntısı içinde olduğundan daha 2-3 sayfası hazırken gazateyle anlaşıp yayımlatmaya başlamış, geri kalanını da günü gününe yazmış. ancak sonradan gazete sahibi parasını ödemeyip bi de üstüne üstlük "hikayeniz tutulmadı" gibisinden laflar söyleyince çok sinirlenip hikayeyi kısa kestiği söylenmiş o zamanlar. sabahattin ali yazıları hep siyasal, toplumsal içerikli olduğundan bu hikaye, o dönem edebiyat çevresi tarafından "ısmarlama aşk hikayesi" gibi görülüp, çok da beğenilmemiş. hatta nazım hikmet mükemmel birinci bölümü (raif beyin defterine kadar olan bölüm), sonraki aşk hikayesiyle harcadığı için sitem bile etmiş sabahattin aliye. ben bütün bu yorumları edebiyattan anlamadığımın kanıtı olarak görüyorum. bir kere hikayeyi anlatanın kendi durumunu, raif bey'in dairedeki hayatını, evini anlatırken yaptığı analizler; sonra raif bey'le maria'nın konuşmalarnı basit bir aşk hikayesinin kaldırabileceğinin çok üstünde. siyasi olmasa da insanla, sosyal hayatla ilgili sağlam tespitler yapmış büyük sabahattin ali. aklımda kaldı, içimde yer etti, niye bu kadar çabuk gittin sabahattin ali dedirtti bu kitap.