"Avrupa'nın bilim ve teknolojisini alıp kültür ve inancını almamak" parolasını savunan dinciler, aslında bu bilim ve teknolojiyi kullanırken samimi oldukları kadar, "küffar" a karşı savaşıyor görünmelerinde samimi değildirler.
İslamcı mutlakçılık ve kafa karışıklığı, İslam dünyasındaki bütün İslamcı akımlarda farklı düzeylerde ama ortak ideale göre benimsenmiş ideolojik ütopyacılıktan kaynaklanmaktadır.
Takke, tespih, türban, sakal, sarık ve benzeri birçok sembol, sembolize ettiği ahlaki ve manevi erdemlerden çok, duygulara daha çekici gelmektedir ve semboller zamanla mutlakçı söylemin gerekçelerini oluşturmaktadır.
Din dili sırlı ve gizemli olunca, anlaşılmama derecesi yükseldikçe "gerçek dindarlık" o derece mümkün olur. Tarikat ve cemaat liderleri bu iddiayı yüzyıllardır savunmakta; insanları zeka ve anlayışlarından kuşkuya düşürerek söyledikleri ve yaptıkları her şeye düşünmeden inanmalarını sağlamaktadırlar.