01.03.1965 Bolvadin/Afyonkarahisar’da doğdu. 1988’de S.Ü. İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. 1991’de Felsefe ve Din Bilimleri’nden mastırını, 1995’te doktorasını tamamladı. 2000 yılında yine Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü’nde doçentlik unvanını alarak aynı Fakültede 20 yıl görev yaptı. 2008 yılında Akdeniz Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne profesör olarak atandı ve halen bu görevini Bölüm Başkan yardımcısı olarak sürdürmektedir.
1992’de merkezi ABD’de bulunan bir kuruluşun davetlisi olarak Inter-Religious Seminar’a bir buçuk aylık süreyle tartışmacı ve dinleyici olarak New York’a davet edildi.
1993’de çalışmalarına İngilizce kaynaklar yanında Arapça doküman toplamak üzere 6 aylığına Kahire’ye gitti.
1995’de, Almanya’da bulunan Türk toplumunu ulusal dil ve kültür alanlarında aydınlatmak üzere üç ay süreyle Berlin ve Frankfurt’ta bulundu.
1997’de merkezi Kudüs’te bulunan The Elijah Summer School’un davetlisi olarak Modernizm ve İslam, Türk Din Anlayışı ve Dinler ve Kültürler Arası Etkileşimleri konu alan bir dizi panel, konferans ve sempozyumlara katılmak üzere 1 ay süreyle İsrail’de bulundu.
Filiz, 2000 yılında Harvard University, Department of Near Eastern Languages and Civilizations’da post-doktorasını yaptı. Araştırmalarıyla ilgili bir dizi seminer ve konferanslar verdi.
Şahin Filiz, S.Ü. İletişim Fakültesi’nde Felsefe ve S.Ü. Sosyoloji Bölümü’nde Felsefe, Felsefe Tarihi, Türk-İslam Düşüncesi ve Sosyoloji ve Etik derslerini; 1989’dan 2008’e kadar S.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde İslam Felsefesi, Türk Düşüncesi, Çağdaş İslam Düşünürleri, Karşılaştırmalı Batı ve İslam Düşüncesi ve Yeni Çağ Felsefesi derslerini vermiştir.
Uzmanlık alanı ve kapsamı: Felsefe, İslam Felsefesi, İslam Tasavvufu, Türk Düşüncesi, Modern Batı Düşüncesi, Felsefe Tarihi,
Prof Dr. Şahin FİLİZ’in yayınlanmış telif ve çeviri olmak üzere on beşin üzerinde kitabı ve yurt içi ve yurt dışında yayınlanmış makaleleri bulunmaktadır. Yurt içi ve dışında çeşitli konferans, panel ve sempozyumlara katıldı.
Hakiki bir Müslümanın emevilerin yaptıklarını ölümüne kadar direnmesi gerek... Gücün ve güçlülerin yanında yer almak hakkın değil batılın yardakçısı olmak anlamına geliyordu.
"Çünkü siyasal özgürlüğü ve demokrasiyi esas alırız. Ulusun yönetenler üzerinde denetimiyle siyasal özgürlük sağlanmıştır. Ümmet, demokratik ve özgür değildir. Denetimini, halk yapmaz. Başında Tanrı’nın vekili veya gölgesi sıfatını taşıyan dinsel atanmışlar vardır. Denetimini tanrı yapmayacağına göre, ümmet, denetimsiz bir sözde yönetimin nesnesidir."
"Türk siyasi söyleminde, pek çok siyasi partiyi ve siyasileri cenderesi altına almış olan bir dinsel söylemden söz ediyorum. Söylemin kendisinin hakkı olduğu itkisiyle birbiriyle bu konuda yarışan bir siyasi geleneğin, Türk insanın yaşamını sosyal, ekonomik ve kültürel anlamda sürekli daraltıcı bir kısır döngüyü beslediğini gözlemlememek imkansız."
Okuduğum güzel kitaplardan biriydi. İçinde İmamı Azam ile ilgili güzel şeyler anlatılıyor. Yalnız kurgusu biraz fazla olmuş. Böyle bir din adamını, bir kadın peşinde koşan biri gibi göstermesi pek hoşuma gitmedi.
Türban, Türk kadının geleneksel örtüsünü reddeden bir söylemin simgesidir.. Ülkemiz ve ulusumuzun içerde ve dışarda karşı karşıya kaldığı tehlikeleri karartıp örten bir işlev görüyor uzun zamandır. Atatürk Cumhuriyeti'ne, onun ilke ve devrimlerine, Türk devletinin tasfiye ve teslimine geçirilen kılıflardan biridir Türban.
Davranışı Katolik,
Tat Kaçıran/Spoiler
İmam-ı Azam'ın hayatını anlatan eser. Ancak birinci ağızdan yazılması kitaba okunaksı bir hava katmış.
Öğütlerle başlayan kitap Azam'ın hayatıyla devam ediyor. Aslında kitap Azam'ın hayatı çevresinde İslamı anlatmayıda amaç edinmiş. Peygamberlerle geçen konuşmalar, yanlış yolda olan kişiler ile münakaşalar, hikayeler size hep öğüt verici şekilde. Dil çok sade.