Sara Gürbüz Özeren Gönderileri
Sara Gürbüz Özeren kitaplarını, Sara Gürbüz Özeren sözleri ve alıntılarını, Sara Gürbüz Özeren yazarlarını, Sara Gürbüz Özeren yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sultan Alparslan, 25 Ekim 1072 Perşembe günü Hakk'ın rahmetine kavuştu.Henüz 43 yaşındaydı.Gençti ve Selçuklu Devleti'ni yükseltecek en verimli çağındaydı.Tarihin akışını değiştirmiş, Türklere Anadolu'nun kapılarını açmıştı.Zamansız ve kalleşçe bir suikaste giderek hem Türk dünyasını hem de İslam âlemini yasa boğdu.
"Asalet aileden miras kalan bir etiket değil, insanın damarlarında dolaşan kanın zerrelerinde saklıydı."
26 Ağustos 1071 Cuma günü Malazgirt Ovası'nda tarihe yeni bir sayfa eklenmiş ve altın harflerle Sultan Alparslan'ı muzaffer komutan diye kaydetmişti.
Kaçan düşmanı kovalamanın hazzı başka bir dünya malında yoktu.
"Ey Askerlerim! Eğer şehit olursam bu beyaz elbise kefenim olsun.O zaman ruhum göklere yükselecektir.Benden sonra oğlum Melikşah'ı tahta çıkartınız ve ona itaat ediniz. Zaferi kazanırsak istikbal bizimdir."
Ölmek ile yaşamak arasındaki o keskin çizgi, elle tutulur gözle görünür hale geliyordu.
İçindeki korku ve üzüntü, güneşi görmüş bahar karı gibi eriyiverdi.
İki ordu arasında müthiş bir dengesizlik vardı.Bu dengesizlik iyi bir komutanın akıl almaz taktiği ile dengeye kavuşabilirdi.Aksi halde sonuç bir hezimetti.
"Direnmek, intihar etmek demekti."
Hele Anadolu'yu kurtarıp eski Bizans sınırlarını takviye ettikten sonra kaçan Türkleri Orta Asya steplerine kadar sürme hayali yok mu; imparatorun hayallerini süslüyordu.
Bütün kiliselere mektup yazdı ve bu kutlu görevde kendilerinden destek istedi.
Bu, yalnız Bizans'ın Türklere karşı bir savaşı olmayacak; Hristiyanlığın Müslümanlığa galebesi olacaktı.
Kendini beğenmişlik illeti Romanos Diogenes'in kanına işlemişti.
Ne ilacı vardı, ne de çaresi...
Yok...Yok...Olamaz, diye mırıldandı.General Romen Diogenes Kapadokyalı sıradan bir ailenin oğlu...Asil değil üstelik...
"Düşmanımız ortak ise, biz dost sayılırız."
"Ya burada yok olup gideceğiz, ya da bileğimizin hakkıyla toprak alıp yurt tutacağız."