Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Selin Tozkoparan

Selin TozkoparanBir Taarruz Pilotu: S. Erdost yazarı
Yazar
9.0/10
1 Kişi
8
Okunma
3
Beğeni
480
Görüntülenme

Selin Tozkoparan Sözleri ve Alıntıları

Selin Tozkoparan sözleri ve alıntılarını, Selin Tozkoparan kitap alıntılarını, Selin Tozkoparan en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"İnsan sevemez oluyor." diyor
Çünkü insan öyle bir malzeme ki, hayatındaki tüm arızalar; eşiyle, arkadaşıyla, ailesi ile müttefik olamamaktan, anlaşılamamaktan, en azından anlaşılmaya değer görüldüğünü yaşayamamaktan kaynaklanıyor: Değersizlik ve özensizlik duygusu ile bağıra çağıra ya da susarak suratımıza çarpılan yaftalamalar, etiketler... En çok da hayatınızı paylaştığınız eş, dost ya da aileden gelen duygusuz, akılsız, bencil çözümlemeler karartıyor kalbini insanın. İnsan sevemez oluyor kendini, başkalarını, hayatı.
Makinist yavasladikça, tren hem geride bıraktığı yolu hem de değiştirmediği makasları fark ediyor.
Reklam
Yonettigimizi zannettigimiz kadınlar aslında bizi kötü yöneten kadınlardır.
En zor soru . "Ben kimim?"
Herkes bu hayatta bir değerdir. Kimi az kimi çok… Sadece bu değeri hissetmeyenler kendi değersizliklerini bu soru ile karşı tarafa yansıtır. Sen kimsin yerine ben kimim diye soran insanların kendini bilme şansı olur hayatta. Kendini bilmeyen kimseyi bilemez. Zor soru ben kimim sorusudur. Hala bu sorunun cevabının peşindeyim ben şahsım adına. Sen kimsin en kolayıdır. Kendine çok yatırım yapan biri olarak yanıtlayabilirim ben bu soruyu. Ben benim, kimse değilim! Ben her gün her an ben olmak ve kalabilmek için mücadele edenim. Ben bana yapılan iyiliği ve kötülüğü unutmayanım. Ben seven ve sevilenim. Nefret eden ve edilen değilim. Ben kendini hiçbir şeyle becayiş etmeyenim. Sen kimsin diyen düşünsün ben neyim diye. Ben biliyorum ne olduğumu ve insan denen aynalarla daha çok tanıyorum kendimi. Çirkin bir görüntü gördü isem o aynanın değil benim çirkinliğimdir.
İnsan dile getirmek mecburiyetinde kalırsa düşünmeye başlıyor bazı şeyleri.
Bildik, tanıdık olan her şey bizim hapishanemiz, çölümüzdür. Çoğu insan kendi çölünde yaşar ve ölür. Hayatla ve insanlarla ilgili deneyim farklılaşmadıkça insan gerçek potansiyeli ile yüzleşemez
Reklam
Dostum dostum ...
Dinisss dinle beni! -Das ist genug für heute, That’s enough. Kafi, Tamam tamam…Pronto pronto avanti lan, no sıkıntı taaamam tamamm …. -Dinisss çok tatlı oldun sen, seni de kendime benzettim, müzikli insan oldun. -Tabii Derin sana benzeyince tatlı olunur değil mi? Yahu bu nasıl bir özaşk, aşkı yaşamadım deme sakın, o olmadı, bu olmadı, sen de kendine âşık oldun sonunda. Bak! Geçen gün de zorla bana Parmenides anlattın. Yapma diyorum devam ediyorsun. “Bak Yunan Descartes, bak çok cici, düşünülen her şey…” falan diye diye. -Bak kalbimi kırdın ama bak kıpkırık oldu kalbim. Dostumsun sen benim. Beni dinlemek ZO-RUN-DA-SIN ! -Dostluk nedir Derin, bir söyle Allah aşkına? -Şöyle; benzemekle başlar her şey ama farklılıklar yaşatır, besler dostluğu. Bizim farklılıklarımız benzerliklerimizden çok daha fazla Deniz… O yüzden yavan ve bayat değiliz biz.
https://hestiakitap.com/magaza/deneme/ayrintida-bogulanlar-kulubu-selin-tozkoparan/
Ankaralıyım ben … Ankaralıyım …
Buzlu muhafaza içinde rakı bardağı, Ege bir zahmetsizlik, bir keyif kültürüdür. Hayat haz almak üzerine kuruludur. Bu gevşeklik burada doğmasa bile, burada yaşayan herkese sirayet eder. Hayat fazla ciddiye almadan yaşanır. Çok düşünmeden... Çok üzülmeden... Çok sevinmeden... -Hmmm. Derin o yüzden 25 yıldır burada yaşamasına rağmen, “Ankaralıyım ben, Ankaralıyım ben...”deyip duruyor. Bu Akdeniz gevşekliği onun sert step zırhını bir türlü delememiş zahar.
Üremek mi ? Artmak mı ?
Deniz ben aslında anne olmak istememiştim. 17 yıl düşündüm ben, anneliğe uygun muyum, bu dünyaya bir çocuk daha gelse yaprak kımıldar mı diye. -Derin nasıl geldin o noktaya peki? -Önce Labrador sahibi oldum, ya da o benim sahibim oldu, bilmiyorum, hayatımı ona göre şekillendirebildiğimi gördüm, bir de sanırım bütün projelerim tükendi hayatta, ben çocuk bile sevmem. Vardır ya her bebeği kucağına alan ve her çocuğun başını okşayan kadınlar, ben hiç onlardan olmadım. Çocukları hep çok rahatsız edici bulmuşumdur. Çocukları susturun dediğim zaman bekarken, "çocuk sesi neşedir" diyenlere; o zaman evinizde o neşeyi yaşayın diyen kadındım. Tokyo’ya gittim ben, Japon çocukları gördüm daha önce de İngiltere’de böyle bir şey hissetmiştim. Çocuklar hiç rahatsızlık vermiyordu. Sonra Japon kırsalında bir Şinto tapınağına gittim, dupduru bir nehir akıyordu içinden, karşıda gaz çıkışı olan Aso yanardağı, suya baktım, hatta bir tas içtim, içime bir anne olma duygusu doldu. Eve döndüm, Descartes bana küsmüş, yüzüme bakmıyor, ona Japonya’dan bir sürü oyuncak, ödül çubuğu getirmiştim. Bana yok muamelesi yapıyor. Onu terk ettiğimi zannetmiş, beni cezalandırıyor, sonuçta eski eşimle, evimizde kaldı ama affetmiyor beni, bir köpek bir kişiye bağ yapar, diğerlerine o kişi yüzünden katlanır. Günlerce konuştum patilerini tuttum, gidemesin diye, beni affetti sonunda. Demek ki; hata yapabilirim ve tamir edebilirim diye düşündüm. O zaman çocuk da yapabilirim ve hamile kaldım.
https://hestiakitap.com/magaza/deneme/ayrintida-bogulanlar-kulubu-selin-tozkoparan/
Babadan çatlak kadınlar !
Bak! Dilimiz hemen her şeyi nasıl da ele veriyor. Bizde erkekler ne der? -Ne der Derin? -Hanımı gezmeye götürüyorum der. Ne demek bu? Bir yetişkin gezmeye götürülüyorsa ya felçli ya engelli ya da köpektir Avrupa’da. Bu gezmeye götürülen kadınlar ne yapıyor Deniz? -Gezdirilmek bekliyor, para, pul bekliyor. Kendilerinin tek görevinin yavrulamak ve yavrulara bakmak olduğunu sanıyor.Adamın çocuğu olmayan çocuğuymuşcasına yaşıyorlar hayatı. Bu kadınlar duygularını maskeleyerek başlıyorlar erkekle olan ilişkilerine, çünkü babadan çatlak hepsi. -Babadan çatlak mı? -Kafadan çatlak değil babadan çatlak işte. Erkek kadın fark etmez, babadan çatlakların memleketinde yaşıyoruz biz Deniz. Baba travmalı oldukları için yoğun beğenilme ve sevilme arzusu duyuyorlar. Kendilerini tanımadıkları için de sevilmeyi, beğenilmeyi, neyi yapıp, yapamayacaklarını bilmiyorlar. Sadece erkeği istiyorlar. Ben bu adamla ne yapacağım sorusu yok? Bu adam kim sorusu yok. Hayattan ne bekliyorum sorusu yok. Bir çocuk gibi sadece istemek var. İstek tatmin olunca da yeni istekler çıkıyor ortaya ve tatmin edilmezlerse öfke nöbeti içine giren çocuklar gibi sağa sola saldırmaya, kırıp dökmeye başlıyorlar.
https://hestiakitap.com/magaza/deneme/ayrintida-bogulanlar-kulubu-selin-tozkoparan/
104 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.