Günümüz sorununa ışık tutan bir eser olmuş. Mesele erkeğe köle olmak değil, mesele kadın gibi kadın olabilmek. Ne erkekler kız gibi olsun, ne de kadınlar erkek gibi. Herkes kimliğini, duruşunu, yerini bilsin, önemli olan da bu değil mi?!
Madem ki eşitlikten yanayız; kadına hayvan ismiyle yakıştırmalar yapılamıyorsa erkeğe de aynı şekilde davranılmalı değil mi?Bu erkekleri savunup kadını aşağılamak değil. Bilakis yerini bilmektir...
Zaten kadını köle gören erkek, erkeği zalim diye nitelendiren kadın bir zahmet evlenmesin. Bir ömrü ne kendilerine ne de doğacak çocuklarına zindan etsinler..
Erkek evin padişahıysa kadın sultanıdır. Evlilik birbirine mahkum olmak değil vatan olabilmektir..
Kitabı okuyan çoğu hanım kardeşlerimde aynı duyguyu uyandırmayabilir ki, toplum şu durumdayken bu çok muhtemel görünüyor. Güçlü olmak erkeğinin eline bakmamak evde reisliği bölüşmek kendi paranı kazanmak daha iyi bir hayat yaşayıp çocuklarına maddi açıdan daha iyi bir gelecek hazırlamaksa evet, günümüzdeki çoğu kadınlar bu bakıma güçlü,kesinlikle. Ama ben kendimi güçlü olarak tanımlamıyorum. Bilakis güçsüzlüğüm ile mutluluk bile duyuyorum. Zira bu saydıklarım yok bende. Tabii herkesin şahsi fikri. Lakin iş yerinde patronuma hizmet_çi olmaktansa kendi evimde eşime hizmet etmeyi yeğler, eşimin zarif eşi olmayı tercih ederim. Benim patronum eşim olsun. Bu kadınların mesleği olmasın demek değil. Sadece gücü böyle tanımlıyorsak eğer ben güçlü değilim.. İyiKİ de değilim..