Bir gün ölümün geleceğini unutursak her zaman her şeyi yarım bırakabiliriz. Her gün işlerin bekleyebileceğini, bir sürü zamanımız olduğunu, onları yarın yapacağımızı, sonra öbür gün yapacağımızı ve sonra tekrar yarın yapacağımızı düşünür, sonuçta hiçbir şey yapmayız. Hayallerine ve amaçlarına ulaşma isteği duymak için insanın, yaşamın sonsuza kadar sürmeyeceğini hatırlaması gerekir. Yoksa niye kendimizi yoralım, neden çaba harcayalım ki? Sonuç olarak yaşamın bir gün bitecek olması bizi nu doğru yönlendirmek ve başarılı olmak için çaba göstermeye iter. O halde gerçek soru "Neden ölürüz?" değil, "Nasıl yaşamalıyız?" sorusudur.
Yas tutan bireyin cenazenin planlamasına katılması, ölen kişinin bedenini görmesi ve art arda gelen başsağlığı dileklerini kabul etmesi, ölümü yadsımayı zorlaştırır.
Ölümün yakın olduğu ile ilgili bir uyarı ya da belirtinin olduğu durumlarla karşılaştırıldığında beklenmedik zamanda ve aniden gerçekleşen kayıplar kabul edilmesi, başa çıkılması daha da zor olan süreçlere yol açar.