Bir vurulmuş ilâhı andırıyor
Suda teskin-i zahm eden bu kamer,
Nısf-ı leylin miyah-ı dûrunda
Yıkanır, dinlenir, durur ve güler..
Eli bazan sükût'u ürkütüyor
Ki miyah ellerinde hâbide,
Ediyor bazı kuşları davet,
Ah! O kuşlar ki şimdi bîhareket
Suların ateşinde sallanıyor..!
Zühalî bir cidalin âsarı:
Gizli bir kavs-i bitenâhiden
Oklar indikçe -aksi âlem-i dûr-
O muzi cüsse-i ilâhiden
Suya bir hun-u ateşin akıyor...
Beni bir tûde eyliyen zulmet
Sana hüsn-i hayâli nakş edecek:
Oldu çeşmin nücûm ile mâlî,
Onların iştiâl-i seyyâli
Seni gûyâ karanlık üstünde
Etti bir heykel-i ziyâ gibi hâk.
Sen git
Ve eyle dâ’vet-i ilkîm-i rûhuna rağbet.