Bu yol, bu yol, bu derin yol ki dâimâ mümtet
Bu yol uzun ve benim dizlerim eğildi; gözüm
Kapandı. Da’vet-i yeldâla titriyor rûhum;
Bırak ve git, beni mevt-i leyâle tevdî et.
Bir gün
Akşamın ölgün
Duran o nâmütenâhî ziyâ denizlerine
Gark olan eşcâr,
Gark olan ovalar
Oluyorken sükût-ü-hüzne makar
Geldin âlâm-ı kalbi teskîne
Ey şebâbın hayâl-ı câvîdi,
O melûl akşamın havası kadar
Gelişin bir sükûn-ı sârîdi