Boğazım düğüm düğüm bir kitap okudum bitti.. Kadının hiçbir değeri yok mu? Söylediği hiçbir şeyin önemi yok mu? Hayatta kalabilmek için illa işkence görmesi, başkalarının ona dayattığı hayatı yaşamak zorunda mı??.. Bu ve buna benzer bpek çok soru canlandı kafamda kitap boyunca ama maalesef hiçbir soruma olumlu bir cevap veremedim maalesef... Dünyadaki milyonlarca kadından sadece birinin hikayesi anlatılmış bu kitapta. Evet gerçek bir hikaye okuyorsunuz. Konu kısaca şöyle 1990 yılında eşiyle hac ibadetini yapmak için Kutsal Topraklara gidip orada hengamede eşiyle ayrı düşüp türlü eziyetlere maruz kalıp zorla tekrardan evlendirilen bir kadının hikayesi.. Acılar içerisinde geçen bir ömür. Her şeye rağmen hayata tutunamasını, direnen güçlü tarafını çok sevdim, yine her şeye rağmen insanlığını kaybetmeyişini sevdim..
Fatıma daha doğrusu Fahriye mi demeliyim bilemedim. Sahi bir insanın kaç kimliği olur hayatta?Kaç kişilik yaşamak zorunda bırakılır biri?
Fahriye dünya üzerinde eziyet gören, özgürlüğü elşnden alınmış, yaşamasına başkalarının karar verdiği milyonlarca kadından sadece bir tanesi. Bir de sesini duymadıklarımız, sesini duyurmayanlar var. Yüzyıllardır varlar ve gittikçe çoğalıyorlar maalesef.Dünya gittikçe kötü bir yer olmaya başladı...
Her sayfası gözlerinizi dolduracak kadar duygu yüklü, heba olmuş bir ömrün gerçek hikayesi.. Sevgili Sevcan Hanım'ın kalemine sağlık çok güzel bir iş çıkarmış. Anlatımı çok içten ve doğal yoksa böyle bir konuyu okuması cidden zorlayabilirdi insanı..