Zararsız belleyip iyi niyetle yanlarına yaklaştığımız insanlar, karşımıza çoğu kez canavar suretinde çıkıyor, ne yazık ki. Keşke insanlara ön yargıyla bakmasak ve keşke tereddütsüz yaklaşabilsek birbirimize.
kitaplar da bizim gibi
doğuyorlar büyüyorlar ölüyorlar
doğan ölür bir gün elbet/ ne kuşku
*
ne var ki öyle değil kazın ayağı
---öyle değil işte kurdun kuyruğu
bizler nasıl doğuyorsak
nasıl büyümüyorsak/ nasıl ölmüyorsak
Uzun süredir dükkanın rafında duruyordu, meraktan alıp okudum. Alıntılarını paylaştığım kısımlar dışında çok fazla gereksiz uzun anlatımlar ve diyaloglar var. Ele alınan konu güzel ve gerçekçi fakat olayın başlama yeri ve bitimi çok abartı ve uzatılmış.
Sevdakar Çelik'in kaleminden, İstanbul'a çalışmak için göç eden insanların yaşamı, ancak böyle anlatılabilir. Genç yaşta ölen ve gerçekten memleketinin gururu olan Dr. Cengiz Kılıç'a vefa borcu, ancak böyle ödenebilir.
Hüznün içinde nasıl gülünebileceğini, bu romanda göreceksiniz...
Okumanızı tavsiye ederim.
(Üstteki metin bana ait değil başka bir siteden alıntıdır.)
Kitap birinci kişi ağzıyla anlatılıyor. Uzun süren geçim sıkıntısının ardından baba sonunda iş buluyor. Ve evdeki kara bulutlar dağılıyor. Ana konu geçim derdi değil asla. Geçim derdinin çözüldükten sonra beraberinde getirdiği mutluluk. Çocuklar hakkında herşey ama herşey yazılı kitapta.