Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şeyh Hamidu Kan

Şeyh Hamidu KanMahrem Macera yazarı
Yazar
7.3/10
16 Kişi
81
Okunma
3
Beğeni
1.087
Görüntülenme

En Eski Şeyh Hamidu Kan Gönderileri

En Eski Şeyh Hamidu Kan kitaplarını, en eski Şeyh Hamidu Kan sözleri ve alıntılarını, en eski Şeyh Hamidu Kan yazarlarını, en eski Şeyh Hamidu Kan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Biliyorsunuz biz siyah öğrencilerin yazgısı, bir bakıma birazda posta tatarınınkine benziyor. Evimizden çıkarken, kesinlikle geri dönüp dönmeyeceğimizi kestiremiyoruz. Yolun sonunda kendi maceramıza yeniliyor, tutsak düşüyoruz. Birden anlıyoruz ki, tüm yolculuğumuz boyunca durmaksızın değişmiş ve sonunda bir başkası olmuşuz... Kimi kez de değişim tamamlanmaz, bizi ikircikli bir duruma sokar ve şaşkınlıkla olduğumuz yerde kala kalırız. O zaman da yüreğimiz utanç dolu, saklanacak yer ararız! "
Dışa, kabuğa egemen olmaya çalışıyorsunuz ama bir yandan da kabukta takılı kalmanın sürgünlüğü artıyor.
Sayfa 77 - Özgün YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
İnsan varoluş sebebini Allah'tan alırsa, ibadetinden çalışmak için ayırdığı zaman da ibadetten sayılır.
Sayfa 101 - Özgün YayıncılıkKitabı okudu
Her soylulugun ve kibrin temeli bir çeşit putperestliğe dayanırdı.
Onlara dostluk ya da savaştan birini seçmelerini söylediler. Sağduyuları ile yaptılar seçimi, dostluğu seçtiler. Çünkü hiç tecrübeleri yoktu. Sonuç her yerde aynı oldu. Savaşanlar da, teslim olanlar da, birleşenler de, ayak direyenler de gün geldi kendilerini sayımı yapılmış, paylaşılmış, sınıflandırılmış, etiketlenmiş, askere alınmış, yönetilen duruma gelmiş buluverdiler. Çünkü yeni gelenlerin bildiği tek şey savaşmak değildi. Garip insanlardı. Etkili biçimde öldürmeyi bildikleri gibi, aynı ustalıkla iyi etme sanatını da biliyorlardı. Düzenini yıktıkları her yere yeni bir düzen getiriyorlardı. Yıkıyorlar sonra yeniden yapıyorlardı.
Yeni okul, hem topun hem mıknatısın özelliklerini taşıyordu. Savaş silahının etkisi bakımından topa benziyordu. İstilâyı sürekli kılma açısından toptan daha etkiliydi. Top bedenleri mahvediyor, okulsa ruhları büyülüyordu. Top nerede bir kül ve ölüm çukuru açsa, yıkıntılar arasında kalmış insan kokusu dağılmadan önce, yeni okul barışı yetiştirip getiriyordu oraya. Diriliş sabahı böylece, okulun yatıştırıcı iksiriyle dolu bir ilâhî lûtuf sabahı gibi görülüyordu. Okul etki alanı bakımından mıknatısa benziyor. Mıknatısın çekirdeği nasıl manyetik alanın dayanışmamerkeziyse okul da yeni bir düzenin dayanak noktasıdır. Bu yeni düzen içerisinde insan hayatının alt üst olması; bir manyetik alan içindeki bazı fizik kanunlarının alt üst olmasına benziyor. Yenik düşen insanların, görülmez ve çekici güçler doğrultusunda saf durduğu görülür. Düzensizlik yeni bir düzene dönüşür, ayaklanmalar yatışır, hınç dolu sabahlar evrensel bir hoşnutluğun türküsüyle çınlar. Doğal düzenin böylesine alt üst olması, yeni insan ve yeni okulun birbirlerini istemeseler de yine bir gün karşı karşıya geleceklerini açıklayabilir ancak. Her ikisi de birbirini istememektedir. Yerli halk okulu kabullenmemektedir. Çünkü okul onun yaşamak için; yani özgür olması, beslenmesi, giyinmesi için bundan böyle sıralarından geçmesine bağlıdır. Bunu empoze etmeye çalışmaktadır. Okul da insanı pek sevmemektedir. Çünkü ayakta kalması, yayılması, ihtiyaç duyulan yerde kök salabilmesi yerli insana bağlıdır.
Reklam
Gelgelelim Batı'nın kendisi yoldan çıkmışken, insanlar tutup batılılaşmaya çalışıyorlar. Batılılaşma hezeyanlarını araştırmak, seçmek, içselleştirmek ve dışa atmak için gereken bu sürede, bir direniş geliştirip bu çılgınlıklardan sakınacakları yerde, tam bir serbestlikle kendilerinden geçtiler. Sonuçta da Batı'nın yetiştirdiği ateşli savunucuların yaydığı marazın etkisiyle bir kuşak sonra büyük bir dönüşüme uğradıkları görülmekte.
Geçen her saat, dünyanın içinde kaynadığı potaya yanacak bir şeyler getiriyor. Geçmişlerimiz aynı değil ama geleceklerimiz kesinlikle aynı olacak. Herkesin kendi kaderini yaşadığı çağlar geride kaldı artık. Diyeceğim, tek tek hepimiz için dünyanın sonu iyice yaklaşmış demektir. Neden derseniz, hiç kimse artık kendi başına değerlerini koruyarak sürdüremiyor hayatını.
Hayat, kaynağını Allah'tan alırsa, onu korumaya yönelik her şey, hatta çalışma bile haklılık kazanır.
Ya hayatın temelinde Allah inancı yoksa?!. Yani çalışan bir adam Allah'a inanmıyorsa ne olur? demek istiyorum. - - O zaman çalışmasını, elde edeceği kârdan başka türlü haklı göstermesinin ne önemi olabilir onun için? Bu durumda hayatın hayırlı bir anlamı olmaz. Hayat hayattır, çok kısa sürmekten başka bir özelliği de yoktur.
122 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.