Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Shulamith Firestone

Shulamith FirestoneCinselliğin Diyalektiği yazarı
Yazar
7.0/10
3 Kişi
35
Okunma
3
Beğeni
1.713
Görüntülenme

Shulamith Firestone Sözleri ve Alıntıları

Shulamith Firestone sözleri ve alıntılarını, Shulamith Firestone kitap alıntılarını, Shulamith Firestone en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Çocuk yetiştirmek* onun gelişmesini engellemek demektir. Bir çocuğu yetiştirmenin en iyi yolu ellerinizi ondan çekmektir."
Erkekteki cinsel şizofreni
Anneye benzeyen kadınlar iyidir*; bu yüzden insan onlara karşı cinsel duygular beslememelidir; anneye benzemeyenler, tüm duygusal bağlanma gerektirmeyenler, cinseldir; bu yüzden de kötüdür*. (..) Dilimizde kadınları aşağılamak için kullanılan birçok sözcük vardır; bu sözcüklerle damgalanan kadınlara karşı cinsel duygular beslenebilir rahatça. Bu cinsel şizofreni, bireyde hiçbir zaman tam olarak giderilemez. Bütün kültür içindeyse tarihin gelişmesi, sanal ve edebiyat tarihi, doğrudan doğruya bu şizofreniyle biçimlenmiştir. Ortaçağdaki yüceltici sevgi anlayışı, kadınların etli kanlı birer insan olduklarını yadsıyarak onları yüceltmek —cinselliği, genel sevgiden kopmuş, aşağı bir eylem diye tanımlamak— Marcian'cılığa, sanat ve şiirde bakirelik kültürüne dönüşmüştür.
Reklam
Cinsel şizofrenik erkeğe altın vuruş yapılmış
"Bütün erkekler, bütün kadınların aşağı olduklarına inansalar da her erkek kafasında, kendisiyle ilişkisi yüzünden öteki kadınlardan üstün olacak bir kadına özel bir yer ayırmıştır. O ana dek kadın çaresizlik içinde erkeğin onayını almak için ona yalvarmış, onun o temiz, ışıklı yerine girmeye çalışmıştır. Oysa kadın, oraya girdikten sonra, öteki kadınlardan ayrı tutulmasının, gerçek değerleri yüzünden değil, erkeğin kafasındaki hazır ölçülere tıpı tıpına uyması yüzünden olduğunu anlar. Belki de erkek, onun kim olduğunu bile bilmemektedir (o ana dek kadının kendisinin kim olduğunu anlamış olsa bile). Erkeğin kadını o yere kabul etmesi, kadının gerçekten sevmesinden değil, yalnızca erkeğin daha önceden edindiği düşlere çok iyi uymasındandır."
''Sevginin karmaşık, yozlaşmış ya da tıkanmış olması eşit olmayan bir güç dağılımından doğar. Sevginin karşılıklı bir açıklık gerektirdiğini, yoksa yıkıcılığa dönüştüğünü gördük: Sevginin yıkıcı etkileri, yalnız­ca eşitsizlik ortamında ortaya çıkar.''
''Genellikle Elektra Kompleksi'nin Oedipus Kompleksinden daha önemsiz bir buluş olduğuna inanılır çünkü bu, Freud'un kadınlar ko­nusundaki tüm kuramları gibi kadını erkek-olmayan olarak çözümlemektedir. Elektra Kompleksi tersine dönmüş Oedipus Kompleksidir.''
Bu nedir? Düşüncelerimin toparlanmasını okuyorum:)
Bütün erkekler, bütün kadınların aşağı olduklarına inansalar da her erkek kafasında, kendisiyle ilişkisi yüzünden öteki kadınlardan üstün olacak bir kadına özel bir yer ayırmıştır. O ana dek kadın çaresizlik içinde erkeğin onayını almak için ona yalvarmış, onun o temiz, ışıklı yerine girmeye çalışmıştır. Oysa kadın, oraya girdikten sonra, öteki kadınlardan ayrı tutulmasının, gerçek değerleri yüzünden değil, erkeğin kafasındaki hazır ölçülere tıpı tıpına uyması yüzünden olduğunu anlar. Belki de erkek, onun kim olduğunu bile bilmemektedir (o ana dek kadının kendisinin kim olduğunu anlamış olsa bile). Erkeğin kadını o yere kabul etmesi, kadının gerçekten sevmesinden değil, yalnızca erkeğin daha önceden edindiği düşlere çok iyi uymasındandır.
Sayfa 152
Reklam
Kadınların sevgi, erkeklerinse iş için yaşadıkları herkesçe bilinen bir gerçektir. "Bireyin ruhundaki bu ikileme ilk Freud el atmıştı; Sev­gisini yönelttiği ilk insan olan annesi tarafından cinsel bakımdan bilgilendirilmeyen, yadsınan erkek çocuk libidosunu yücelterek bu libidoyu, daha genelleşmiş bir sevgi kazanmak umu­duyla uzun-vadeli amaçlara yöneltir. Böylece sevgi gereksinmesinin yerini, kendini kabul ettirme gereksinmesi alır."
Kadınlar, erkeklerin sevgiye büyük bir gereksinme duyduklarının, ama bu gereksinmeyi yadsıdıklarının her zaman farkında olmuşlardır. Belki de, kadınların erkekleri her zaman böylesine garip bir biçimde aşağılamaları («erkekler o kadar duygusuz ki») bu yüzdendir, çünkü kadınlar erkeklerin dış dünyaya takılıp kaldıklarını görürler.
Sayfa 138
Vay anam vay!
Anneye benzeyen kadınlar «iyidir»; bu yüzden insan onlara karşı cinsel duygular beslememelidir; anneye benzemeyenler, tüm duygusal bağlanma gerektirmeyenler, cinseldir; bu yüzden de «kötüdür». Bu ikilemin en büyük cezasını, kocaman bir insan kitlesi, örneğin yosmalar çekmektedir: ne var ki, başkaları da aynı cezayı değişik ölçülerde görür. Dilimizde kadınları aşağılamak için kullanılan birçok sözcük vardır; bu sözcüklerle damgalanan kadınlara karşı cinsel duygular beslenebilir rahatça. («Karı, senin aklın oranda.») Bu cinsel şizofreni, bireyde hiçbir zaman tam olarak giderilemez. Bütün kültür içindeyse tarihin gelişmesi, sanal ve edebiyat tarihi, doğrudan doğruya bu şizofreniyle biçimlenmiştir. Ortaçağdaki yüceltici sevgi anlayışı, kadınların etli kanlı birer insan olduklarını yadsıyarak onları yüceltmek —cinselliği, genel sevgiden kopmuş, aşağı bir eylem diye tanımlamak— Marcian'cılığa, sanat ve şiirde bakirelik kültürüne dönüşmüştür.
Sayfa 70
(...)insanların elde edebildikleri tek şefkat türü cinsel organlar yoluyla olursa, peşinde koştukları şey de bu olup çıkar.
Sayfa 158
Reklam
Kadınların bir sınıf olarak ezilmesini böyle darmadağınık bir bi­çimde görmesi yüzünden Engels'e gerekliğinden çok önem ve­rilmiştir. Aslında Engels, cinsel sınıflanmayı, ancak kendi ekonomik yapısına karıştığı, onu aydınlattığı zamanlarda kabul etmiştir. Engels, bu gibi durumlarda bile pek başarılı değildir. Ama Marx bu konuda ondan da beterdir. Marx'ın kadınlara karşı olduğu konusunda gittikçe artan bir bilinçlenme vardır. (Kültürümüzde yetişen tüın erkekler gibi. Freud'u da katabileceğimiz kültürel bir karşı çıkmadır bu.) Kadın özgürlüğü konusunu katı Marx'çı bir çerçeveye zorla sokmak çabası tehlikeli olabilir. Marx'la Eııgels'in cinsellik konusundaki ras­tgele sezgilerini, dogmalaştırarak dondurmuş oluruz o zaman. Bunun yerine, tarihsel maddeciliği katı bir biçimde Marx’çı olan her şeyi içine alacak biçimde genişletmemiz gerekir.
Freud, koskoca bir kıtanın ve uygarlığın imgelerini boşuna doldurmamıştır. Yüzeyde tutarsız, mantıksız ya da «uzak» da olsa tedbirli mantıkları, deneyleri ve düzeltmeleriyle izleyicilerinin Freud'unkilerle karşılaştırılacak değerde bir şey söyledikleri görülmez. Freud'çuluğun böylesine güçlü; böylesine çürütülmez bir şey olması, Freud'un çağdaş yaşamın canalıcı sorununu, cinselliği yakalamış olmasındandır.
Sayfa 54
Çocuk «yetiştirmek» onun gelişmesini engellemek demektir. Bir çocuğu yetiştirmenin en iyi yolu ELLERİNİZİ ONDAN ÇEKMEKTİR.
Sayfa 101
Kahrolsun Çocukluk
İnsanlarını ve dilini bilmediği yabancı bir ülkeye giden birisi, çocukluğunu yaşar.
Sayfa 113 - Payel YayınlarıKitabı okudu
150 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.