Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sibel Ayşen Arkonaç

Sibel Ayşen ArkonaçPsikoloji yazarı
Yazar
Çevirmen
Editör
8.5/10
14 Kişi
53
Okunma
6
Beğeni
2.654
Görüntülenme

Hakkında

1980 yılında İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun oldu ve aynı bölümde Gecekondulu ve İstanbullu Kimliği üzerine doktorasını tamamladı. Akademik hayatını bu bölümde devam ettiren Sibel Arkonaç, 2000 yılından beri Sosyal Psikoloji Ana Bilim Dalı Başkanlığı’nı sürdürmektedir. Çalışma alanı sosyal psikolojiden hareketle postmodernist temelli söylem çalışmaları, öznelliğin sözde inşası ve yerelde inşa edilen yeni bireylik bilgisidir. Yazarın yayınladığı kitaplar arasında Doğunun Batının Yerelliği: Bireylik Bilgisine Dair (2004), Psikolojide İnsan Modelleri ve Yerel İnsan Modelimiz (2008), Söylem Çalışmaları (2012) ve çeviri kitap olarak Sosyal İnşacılık (2012) bulunmaktadır.
Tam adı:
Prof. Dr. Sibel Ayşen Arkonaç
Unvan:
Psikoloji Profesörü, Yazar, Çevirmen, Editör

Okurlar

6 okur beğendi.
53 okur okudu.
3 okur okuyor.
89 okur okuyacak.
3 okur yarım bıraktı.
Reklam

Editörlük Yaptığı Kitaplar

Tümünü Gör

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Reklam
mantıksal pozitivist, bilgi dünyasını olgularla yani fiziksel varlıkların dünyasıyla sınırlı tutmaktadır. Nitekim psikolojide de araştırılacak fenomene dair araştırmacının belirlediği değişkenlerin, olgusal bir dille tariflenmesi yani operasyonel tarifi şart koşulur.
Sayfa 65 - olgusal çıkarım prejudge bir şekilde eleştirilmesi, şeylere dair yalnızca olgusal çıkarımların otoriter olmasıyla alakalıdır. yani aslında bu kısımda politik bir bağlam doğmuştur. problematize edilmesi gereken de budur zannımca.Kitabı okudu
''Psikolojik bilginin felsefi bağı, bizim coğrafyanın bu yakasındakiler için iki defa kopuktur. Birinci kopuş, felsefenin 1933 reformuyla birlikte Türkiye üniversitelerindeki yapılanması sebebi iledir. İkinci kopuş ise, buna paralel, psikolojik bilginin Türkiye'deki üniversitelerde yapılanmasıyla ilişkilidir. Psikoloji Türkiye'de ilk olarak 1915 yılında İstanbul Üniversitesi'nde bir bölüm olarak Kayzer Almanya'sından gelen Alman akademisyenler ve birkaç Osmanlı akademisyen ile birlikte kuruldu. Kısa bir süre, Cumhuriyetin ilk yıllarında Mustafa Şekip Tunç gibi akademisyenlerin çalışmalarıyla psikolojik bilginin en azından batı felsefesi ile bağı sürdürüldü. Nurettin Topçu gibi bazı düşünürlerin insanı ele alışlarında İslam Felsefesini okumak mümkün olmakla birlikte bu birliktelik sistemli bir hale gelmediği gibi kısa sürede psikoloji disiplini içinde 'bilimsel' olmadığı gerekçesi ile dışarıda bırakıldı ve hemen takip eden kuşaklarda psikoloji öğrencileri ve akademisyenleri için bilinmezler dünyasında kaldı. 1940'ların sonunda Mümtaz Tarhan'ın bölüme gelişi ve dönemin baskın pozitivist-empirist bilim anlayışını bölüme yerleştirmesiyle felsefe-psikoloji bağı 1940'lar sonu itibarıyla tamamen ortadan kalktı. Daha sonraki yıllarda kurulan yeni üniversiteler ve açılan yeni bölümlerle birlikte Türkiyeli akademisyenler ve mezun ettikleri profesyoneller, yaygın ve baskın mantıksal pozitivist temelli 'evrensel' psikoloji bilgisi ile hareket etmeye başladı. Dolayısıyla felsefe ile psikoloji arasındaki bağ, kavramlaştırmaların, ve kavramların özgün kaynakları felsefeden hem Türkçe olarak hem de epistemolojik olarak iki defa koptu.''
Bugün batı biliminin yeryüzünde tartışmasız bir egemenliği vardır ve bu egemenliğin, bilimin sahip olduğu ‘sağlam’ mantık ve ‘sağlam’ yöntem anlayışından ileri geldiğini düşünmek naifliktir. Ege­menliği, doğduğu ve hizmet ettiği uygarlığın dünya üzerindeki egemenliğinden kaynaklanmaktadır.
Sayfa 111 - osmanlıda, islam medeniyetlerinde, hindistandaki kadı ile yemendeki kadının aynı eğitimi alması durumu. doğruya dairliğin politik olmasıKitabı okudu
''Dilin sosyal gerçekliğin çoklu muhtemel versiyonlarına imkan sağlayan bu hususiyeti aynı zamanda argümantatif ve retoriksel bir bağlam yaratmaktadır (Billig, 1991). Söylem her zaman için duruma aittir yani konuşmalar/metinler birbiri ardısıra gelen etkileşime, bağlama gömüktür. Bu sebeple söylemleri etkileşim sırasındaki bağlam içinde, durum içinde konumlandırmak gerekir. Biz buna bağlama gömüklük diyebiliriz. ..Bundan kasıt kurulan gerçeklik versiyonunda inşa edilen anlam ya da söylemin işlevsel olduğudur, bu versiyon sizi kazanmak için ikna edici olmak zorundadır (Wetherell, 2001).''
İnsanı toplumun içinde ondan soyutlamadan çözümlemeye çalışan teoriler halen mevcudiyetini korumaktaydı. Bu teorileri üreten ve üzerinde düşünmek isteyen sözgelimi sosyal psikologlar sosyal bilim kampında kalmaya çalışıyorlardı. Ama hakimiyetini artıran mantıksal pozitivist bilim anlayışı bu teori ve teorisyenleri psikoloji içinde marjinalleştirdi. Başlangıçtaki birçok teori sosyolojiye göç etti. Sözgelimi bunlardan bir tanesi ve biraz önce adını andığım Mead’in sembolik etkileşim teorisidir.
Sayfa 72 - mantıkçı pozitivist based psikolog değilsen, psikolog değilsinKitabı okudu
Reklam
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
510 syf.
9/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Psikolojiyi iyi anlamak için onu anlayarakdan yaşamak lazımdır.İnsanları insan olarak idrak etmek için kendimizi idrak etmeliyiz. Kendini idrak eden insan hayatı anlamış, hayat insanını anlamış olur.
Psikoloji
PsikolojiSibel Ayşen Arkonaç · Alfa Yayıncılık · 200419 okunma