Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sıddık Korkmaz

Sıddık KorkmazAlevilik-Bektaşilik Geleneği ve İslam yazarı
Yazar
Çevirmen
Editör
8.5/10
4 Kişi
34
Okunma
1
Beğeni
1.448
Görüntülenme

Sıddık Korkmaz Sözleri ve Alıntıları

Sıddık Korkmaz sözleri ve alıntılarını, Sıddık Korkmaz kitap alıntılarını, Sıddık Korkmaz en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hz. Osman nasıl öldürüldü ve o dönemde olup bitenlerin anlamı nedir sorusuna dönecek olursak, Akbulut'un da işaret ettiği gibi cereyan eden bu olayların "İlk Müslüman ayaklanması" olduğunu söyleyebiliriz, Olayların kendi şartları içinde değerlendirilmeyip de Sebeiyye gibi bir kurguyla açıklanmasının sahabe karizması ya da sahabe kutsanması gibi bir anlayışa yol açtığını iddia edebiliriz. Bu anlayışın ise sonraki dönem Müslümanlarında başlarındaki idareye karşı zalim bile olsalar sürekli itaatkar bir tutumun gelişmesine, her hangi bir siyasî olumsuzlukla karşılaşıldığında da altında bir suçlu ya da İbn Sebe aramak gibi bir yanlış anlayışa sürüklediğini söyleyebiliriz.
Sayfa 51 - araştırma yayınları, birinci basım, kasım 2005, ankara
Görüşlerini ciddiye aldığımız, kendilerinden istifade ettiğimiz veya insanlığı etkilemiş olan büyük düşünür ve filozofların birçoğunun temel eğitiminin dini kurumlarda verilmiş ya da oralardan alınmış olması gerçeği hatırlanmalıdır
Sayfa 21 - İz Yayıncılık
Reklam
Kültürel zemin açısından üzerinde durulması gereken hususlardan birisi de Türkiye Diyanet teşkilatıdır. Mevcudiyetinin meşruiyetini anayasadan alan bu kurum maalesef ne dindarları ne de dine mesafeli duranları memnun edebilmiştir.
Sayfa 22 - İz Yayıncılık
Herhangi bir devlet gibi Türkiye'nin de halkına dini öğretmesinden daha doğal bir şey olamaz. İnsanlık tarihi içinde dine bigane kalan herhangi bir medeniyet yok gibidir. Farklı dinlere ya da mezheplere mensup olsa dahi, devletin vatandaşlarına en azından kültürel seviyede dini öğretmesi yadırganmamalı hatta talep edilmelidir.
Sayfa 21 - İz Yayıncılık
ne ilkti ne de son olacak.
Halife Medine'de desteğini o derecede kaybetmiştir ki katline iştirak edenlerden birisi Medine sokaklarında Osman en-Na'sel'i öldüren benim diye dolaşmasına rağmen kimseden bir tepki görmemiştir.''' Öte yandan Hz. Osman'ı "Na'sel" lakabıyla isimlendirmeleri de oldukça ilginçtir. Na'sel uzun sakallı anlamına gelmektedir. Hz. Osman da yakışıklı ve uzun sakallı olduğundan özellikle İsfahan'ın dihkanlarına benzetilmektedir. Dihkanlar ise bir bakıma derebeyleri gibidirler. Sorgusuzca mal ve mülk harcama yetkileri vardır. Medînelilerin de Hz. Osman'a bu lakabı takmalarının arkasında yatan gerekçe onun Beytülmal'den yaptığı sorgusuz harcamaları olmalıdır.
Sayfa 49 - araştırma yayınları, birinci basım, kasım 2005, ankara
Hz. Osman'ın yanlış uygulamalarına tepki gösterenlerin sözcülüğünü üstlenen Ammâr b. Yâsir'in feci şekilde dövülüşü, Mikdat ve İbn Mesud'un cenazelerini bile Hz. Osman'a emanet etmeyen vasiyetleri, Şam valisi Muâviye'nin uygulamalarına karşı çıkan Ebü Zer'in Rebeze'de sürgünde ölmesi, Hz, Osman'ın kendisi ve akrabaları için koruluk tahsis etmesi, Beytülmaldeki mücevherleri kendi kızlarına vermesi gibi siyasî yanlışların daha sonra Sebeiyye fırkası kurgusuyla örtülmeye çalışıldığını söyleyebiliriz.
Sayfa 44 - araştırma yayınları, birinci basım, kasım 2005, ankara
Reklam
Alevilik ile ilgili araştırmalarda göze çarpan en önemli sorunlardan birisi, Aleviliğin tarihinin Şia veya İsmailiğin tarihiyle başlatılmasıdır.
Sayfa 105 - İz Yayıncılık
Dinin kaynakları arasında aklın da bulunduğu ve imana akılla ulaşılabileceğini ileri süren Maturidi anlayışının bir benzerini Hacı Bektaş'ta da görmek mümkündür.
Sayfa 53 - İz Yayıncılık
Türkiye'de bazı ara dönemler olmakla birlikte özellikle Tevhid-i Tedrisat Kanunu'ndan sonra din eğitim ve öğretimi devlet eli ile verilir olmuştur. Ancak bu durum halkın ihtiyaçlarını karşılamaya yetmemiştir. Ortaöğretimde haftada iki ders saati olarak verilen bu öğretim ne entelektüel düzeyde din bilgisinin aktarılmasına yetmiş ne de iyi bir dindarın yetişmesine katkı sağlamıştır. Okullarda okutulan bu dersler çoğu zaman ortalama yükseltme aracı olarak görülmüş ve ne yazık ki öğrenciler tarafından fazla ciddiye alınmamıştır. Bu durum halkın, çocuklarını imam-hatip liselerine yönlendirmelerine yol açmış, bunun sonucu olarak da o kurumlarda gereksiz bir şişkinliğin doğmasına sebep olmuştur.
Sayfa 21 - İz Yayıncılık
Bir İslam ilahiyatçısını sosyologdan ayıran şey, din konusunda üzerinde hissettiği sorumluluk ve aidiyet duygusudur. Bu duygu, onu dini ihtilaflar konusunda sade bir sosyal gözlemci gibi bakmasını engeller.
Sayfa 30 - İz Yayıncılık
59 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.