Düşersem bir gün
boylu boyunca
ürkmezsen eğer
savaş çığlığı cesedime
eğilip üzerime öp beni…
Suya hasret çorak toprak gibi
beşiğe uzanan anne şefkati ile
ikona değen inanç eli gibi
toprağa inen yağmur damlası özlemi ile
yar gibi…
-ATAKAN MAHİR
Kim ne yapar
Tam bilmiyorum.
Ben olsam,
Bayramın 'verme' kısmına takar
Herkese sevdiğini hediye ederdim.
Analara çocuklarını,
Sevenlere sevdiklerini mesela.
Uzaktakileri yakın etmek,
Ayrılıkları buluşmaya çevirmek
İyi olabilirdi.
Az görüleni çok görünür kılmak,
Neşesiz, umutsuz anları
Kuşlarla, maviliklerle değiştirmek yine.
Bu tür şeyler yapmak isterdim.
"Hayat buydu işte, savaşın ağırlığından çaldığımız anların bıraktığı güzel duygularla sarmalanmış olarak ölümü, yokluğu ve yılgınlığı geride bırakarak yürümek; sonsuzluk düşünün içinde hayale tutunarak; uzaklığı ve yakını aynı anda yaşayarak, severek, çoğalarak, dağları dolanmak ve hep aynı yere ulaştığını sanarken zamanda yol almak, hayatımız biraz sevgi zamanıydı, biraz yeniden yaratılış, yıkılarak, parçalanarak yeniden hayal edilen insan olabilmenin kavgasında düşe kalka yürümekti…"
✌️💜🕊️✌️🦌✌️🌻✌️🌞✌️🐿️✌️🦋✌️🧡✌️
“Gök kızıla çalmış olmalı, karşımdaki kayalar da kızıla çalıyor, içlerinde demet gibi sarı- turuncu-kırmızı-pembe meşelik var.
Yağmur çiseledi önce, sonra yerini tekrar rüzgara bıraktı…”
Dağlardı herşeye rağmen seninle olan . Yoldaşlığı geliştirdin büyüttün o topraklarda , ve serpiştirdin birer birer dersime . Yazdin hiç bıkmadan usanmadan anlattın mavinin sonsuzluğunu yaşattın içinde binlerce arkadaş ve çoğaldık anılarında şiirlerinde . Mücadelesini her daim en güzel şekilde yürüttü ve bunu yazdıklarıyla da bir kez daha bizlere hatırlattı. Kadını yaşattın en çok kadını sevdin çünkü özgür olmak isteyen toplum kadını sevmeliydi . Umulmaz çukurlardan nasıl çıkıldığıni yaşamak için her zaman umut olduğunu, tarihini ve değerini herşeye rağmen yasattgini o güçlü kalemi ve yüreğiyle anlatmış .
Okuyun okutun