Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Steve Biko

Steve BikoSiyah Bilinci yazarı
Yazar
8.6/10
21 Kişi
88
Okunma
12
Beğeni
1.847
Görüntülenme

Steve Biko Sözleri ve Alıntıları

Steve Biko sözleri ve alıntılarını, Steve Biko kitap alıntılarını, Steve Biko en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gerçek "Öteki"
Her kim ki beyaz adama "Patron" der, her kim ki kolluk gücünde yahut Güvenlik Birimi'nde hizmet verir o kişi ipso facto beyaz olmayandır. Siyahlar -gerçek siyah insanlar- ruhlarını kendi istekleriyle beyaz adama teslim edenler değil, isyan içinde başlarını dik tutmayı becerebilenlerdir.
bugün sahip olduğumuz siyah insan tipi, insanlığını kaybetmiş haldedir. Zorlama bir kabuğa tıkıldığı için beyaz iktidar yapısına korkuyla bakıyor ve bunu, "kaçınılmaz konum" olarak görüp kabulleniyor. Aslında aşağılandıkça derinlerde bir yerde öfkesi büyüyor ama öfkesini yanlış tarafa yöneltiyor, varoşlardaki siyahlara ya da siyah halkın malına mülküne. Artık ne liderliğe güveniyor -1963'teki kitlesel tutuklamalar liderliğin beceriksizliğiyle ilgiliydi- ne de güvenecek birini bulabiliyor. Tuvalette onu kimse görmezken suratını asıp beyaz toplumu sessizce suçluyor, ama efendisinin sabırsız çağrısına koşup dışarı çıktığında koyun gibi itaat ederken birden canlanıveriyor. Eve doğru giden otobüs ya da trenlerde beyaz adamı suçlayan dobra şarkılara toplu bir şekilde katılıyor ama polisin ya da işvereninin yanında ilk işi hükümeti övmek oluyor. Beyaz toplumun konforunu arzuluyor ve kendini böyle bir lüksü temin edecek kadar "eğitimli" olmamakla suçluyor. Beyazların bilim alanındaki meşhur başarıları -ki bunları yarım yamalak anlıyor- direnişin beyhudeliğine kanaat getirmesine ve değişimin bir gün gerçekleşeceğine dair bütün umutları bir kenara bırakmasına hizmet ediyor. Neticede siyah adam, bir kabuk, bir insan silueti haline geldi; bozguna uğramış, kendi sefaletinde boğulan biri; bir köle, zulmün boyunduruğunu koyunsu bir ürkeklikle taşıyan bir öküz.
Reklam
31 yaşında sorguda öldürülen Steve Bico'nun felsefesi
"Insanlar arasında, insan olmalarından gelen bir dayanışma vardır ve bundan ötürü herkes, dünyadaki her adaletsizliğe ve yapılan her yanlışa karşı sorumludur, bilhassa da kişinin tanıklığında işlenen yahut bilmiyor olamayacağı suçlara karşı. Bunları önlemek için elimden geleni yapmıyorsam, ben de suç ortağıyım demektir. Diğer insanların öldürülmesini önlemek için hayatımı tehlikeye atmamışsam, sessiz kalmışsam, kendimi hukuken, siyaseten ve ahlaken hiçbir şekilde anlaşılamayacak bir biçimde suçlu hissederim ... Tüm bunların ardından hâlâ yaşıyor oluşum bana, kefareti ödenemez bir suçluluk yükler. Insan ilişkilerinin kalbinde bir yerde, mutlak bir buyruk kendini dayatır: kriminal saldırı yahut fiziksel varlığı tehdit eden yaşam koşulları durumunda, yaşamı ya herkes için benimse ya da hiç benimseme."
Bilenler, ırkçılığı, bir grubun diğerine boyun eğdirmek ya da bunu sürdürmek amacıyla ayrımcılık yapması olarak tanımlarlar. Bir diğer deyişle, hiç kimse, boyun eğdirecek gücü yoksa ırkçı olamaz. Siyahların tek yaptığı, kendilerini beyaz ırkçılığın nesneleri olarak buldukları bir duruma tepki göstermektir. Derimiz yüzünden böyle bir durumun
İnsanları sürekli olarak suçu kendilerinde bulmaya itiyorlar ve böylece onları dahil oldukları mücadelenin özünden uzaklaştırıyorlar.
Biz iyiliğin insana içkin olduğuna inanırdık -bu yüzden bütün insanların, öldüklerinde, azizler topluluğuna katılacağını ve dolayısıyla saygıyı da hakettiklerini varsayardık.
Sayfa 87 - DipnotKitabı okudu
Reklam
Hedeflerimize erişme yolunda ilerlediğimiz sürece, kendimiz ve mücadelemiz hakkında daha çok, beyazlar hakkında daha az konuşalım.
Bu mesele, insanların hazır olup olmamasıyla ilgili değildir; insanların hazır edilip edilemeyeceğiyle ilgilidir. Hazır insanlar derken de kastettiğim şey farklıdır. İnsanlar, nihai eylem için hazırlar mı? Kurulan siyasal parti de bizim vermek istediğimiz nihai biçimi henüz almamış olabilir, ama bu bir çeşit önlemdir, öyle değil mi? Bizi nihai adıma doğru itmek için her halükarda orada olması gerekiyor. Dolayısıyla mesele insanların hazır olup olmaması değil. Asıl önemli nokta, doğru ve yanlış ne olup bittiğidir. Eğer yanlışsa, bize doğrunun ne olduğunu ve doğruya yaklaşmak için ne yapmamız gerektiğini anlatacak bir tür platforma ihtiyacımız var demektir. Bir siyasal partinin varoluş gerekçesi bizce budur. İnsanlar güya siyahlar için olan ama gerçekte siyahlara karşı duran ve yalnızca beyaz toplumla iletişim kurmayı amaçlayan sahte telefonlar gibi sistem tarafından etkisiz hale getirildiğinde, bu gerekçe çok daha zaruri ve çok daha acil hale gelir. Burada kastettiğim, apartheid yaşamının kurumlarıdır -Bantu bölgeleri, CRC [Melez Temsil Konseyi], Hintliler konseyi. Bunların hepsi, bizim sorunlarımıza "cevap" olarak sistem tarafından kuruldular. Oysa problemi yaratan sistemin bizatihi parçasıdırlar. Ve işte biz bu noktada devreye giriyoruz.
Sayfa 109Kitabı okudu
Haksızlık karşısında susmamalıyız
İnsanlar arasında, insan olmalarından gelen bir dayanışma vardır ve bundan ötürü herkes, dünyadaki her adaletsizliğe ve yapılan her yanlışa karşı sorumludur, bilhassa da kişinin tanıklığında işlenen yahut bilmiyor olamayacağı suçlara karşı.
Sayfa 31 - DipnotKitabı okudu
Hareketin 4. Kuralı. Oyun oynamıyoruz.
Yola devam etmek için kendi programımıza çekmemiz gerekenler, tabakalar ( Beyazlar ,melezler, Hintliler, siyahlar) arasında grupların eşit dağıldığını görmeye heveslenenler değil, yalnızca adanmış insanlar olmalıdır. Bu heves, liberaller arasında yaygın bir oyundur. Bizim bütün eylemimizi yönetmesi gereken tek kıstas, adanmışlıktır.
221 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.