“İnsan dediğin şuncacık ama ruhunun ucu bucağı yok. İyilik nerde başlar, kötülük nerde biter kestiremezsin bazen. Hayat sana bunu da öğretiyor, büyük laflar etmemeyi de.”
“Aslında ölüme kafa yordukça hayatı daha iyi anlamaya başlıyorsun. Düşündükçe de görüyorsun ki ölüm hayatı eksiltmiyor, aksine tamamlıyor. Hayatta ne varsa ölüm ona kıymet katıyor.”
"Aslında sevmek de zamanla değişen bir şey. Yaşadıkça bunu daha iyi anlıyor, mevzuya başka bakıyorsun. Misal, çocukken hesapsız seversin. Aileni, komşunu, arkadaşını, börtü böceği, önüne gelen her şeyi seversin. Bir oyuncağı, kedi yavrusunu, kumda oynamayı, dondurmayı filan. Gençlikte bazı şeyleri anlamaya başlarsın. Yavaştan insan hali oluşur. Şehvet gelir, hırs gelir. Kıskanırsın. Öfkelenir, kinlenirsin. Aklı keşfedersin, mantığın uyanır. Başka bir şey oluverir sevgi. Bu sefer bir davayı seversin, bir şeye inanmayı, ona bağlanmayı, uğruna kavga etmeyi öğrenirsin. Sonra bir insanı seversin, ona aşkla, arzuyla bakarsın. Alışırsın. Ayrı kalmanın acısını yaşarsın. Yavaştan yaşlanınca bu kez iş bambaşka oluverir. Artık hırsın, öfken azalır. Kalbin genişler. O sebepten insanı kusuruyla sevmeyi keşfedersin. Sabrın, tahammülün çoğalır. Merhameti öğrenirsin, affetmeyi daha çok denersin. Duygun, hissin zamanla hesapsız olur. Aynı bir çocuk gibi sevgiyle bakmaya başlarsın. İnsan başladığı yere mi dönüyor nedir?"
"İnsan kısmı tuhaf. Her bir yanı muamma. Allah akıl vermiş, kalp vermiş ama bir de nefs diye bir şey yaratıp başına musallat etmiş. Kurtul kurtulabilirsen."
Sigarasını yakıp bir nefes çekti. Dumanını pencereye taraf üfürdü.
"Hani belgesellerde vardır ya, ceylanlar oradan oraya göç eder. Bir vakit sudan geçmeleri lazım gelir. Geçecekler geçmesine ya su timsah kaynıyordur. Önce iki ileri bir geri gidip gelirler. Susuzluktan perişan olmuşlar lakin bir yandan da suyun içinde bir dalga olduğunu hissediyorlar. Arkada susuzluk, önde can korkusu. Kimi vartayı atlatıp suyunu içer, kimisi su için timsahlara yem olur. Ne zaman seyretsem içim yanar. Aynı insanoğlu."
Arada çayından yudumlayıp, susuyordu.
"Zayıf mahlûklarız. Nefsin rahat durmaz, dediğini yapsan bu sever kitaba uymaz. Neyse, varsın imtihanımız cigaradan olsun."
Okuldan bir hocamız acı çeken insanların yalnızlığı sevdiğini söylemiş: "Bazı insanlar yalnızlığa terk edilir ama ruhlarında acı hissedenler yalnızlığı kendileri tercih eder." demişti.
"Hepimiz hayatın başka bir kıyısına demir atan gemiler gibiyiz.Yüklerimiz farklı olsa da aynı denizde kesişiyor rotalarımız.Kimsesizlik,yoksulluk,sevgisizlik bir tarafları törpülerken,başka duygularımızı sivriltip isyanın eşiğine getiriyor bizi."