"Serpuş değiştirmek bence mühim değildir. şapka da kalpak da müsâvi. Biraz durdu sonra ilâve etti: Elverir ki kafaları değiştirmeli! Bunu yapabiliyor muyuz, mesela burada!"
Edebiyata ve bilhassa insan'a ilgisi olan her bireyin bu eseri okumasını salık veririm. İçerisindeki birkaç bilgi beni pek şaşırttı. Asla sıkılmayacağınız bir eser. Genel itibariyle elimden düşüremedim. Emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum.
"Ben böyle bakıp durmayacaktım, dili bağlı,
İslam'ı uyandırmak için haykıracaktım.
Gür hisli gür imanlı beyinler coşar ancak,
Ben zâten uzun boylu düşünmekten uzaktım!
Haykır! Kime, lakin? Hani sahipleri yurdun?
Ellerdi yatanlar, sağa baktım, sola baktım; Feryadımı artık boğarak, na'şını, tuttum,
Bin parça edip şi'rime gömdüm de bıraktım; Seller gibi vâdiyi eninim saracakken,
Hiç çağlamadan, gizli inen yaş gibi aktım.
Yoktur elemimden şu sağır kubbede bir iz; İnler "Safahat'ımdaki hüsran bile sessiz!"
Sultan Sebük Tekin (Gazneli Mahmud'un babası) rüyasında evindeki mangaldan bir ateş çıktığını ve bu ateşin büyüye büyüye bütün dünyayı gölgelediğini görür. Bu rüyayı tabir edenler sultanın dünyayı adaleti ile fethedecek bir erkek evladına kavuşacağını söylerler.
Anadolu Ermenilerinin müslüman Türkler'e bakış açısını en güzel şekilde ortaya koymaktadır: "Her tarafta barış ve hakimane bir idare kurdu. Bütün hükümdarlardan daha akıllı ve kudretli idi. Bildiklerimizin hepsinden de daha adil olduğundan kimseye keder vermedi. Yüksek fikirleri, adil ahlakî ve şefkati ile kendisini herkese sevdirdi. Böylece harp ve şiddetle değil, gönülleri kazanmak suretiyle hiçbir hükümdarın elde edemediği memleketlere sahip oldu. Eğer ömrü vefa etse idi, çok süratle artan kudreti dolayısıyla, Avrupa'yı da devletinin hudutları içerisine alacaktı."