-Uçakta garip bir ses var. bir şey yoktur ya? Bunu ufak tefek yaşlıca bir kadın mırıldanmıştı.
-Yükseklik ne kadar?
-Hızımızı söyler misiniz?
-Hey, fıstık! şimdi nerelerin üzerindeyiz?
-Ay, burası çok havasız, cam açabilir miyiz?
-Şu iki çocuğa yemeklerini yedire bilirmisin? deyiverdi, o dört çocuklu anne, buyururcasına.
Resmen tımarhaneye dönmüştü burası.