Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tuğrul Kihtir

Tuğrul KihtirBalkanlar'ın Osmanlı Tarihi yazarı
Yazar
Editör
9.3/10
3 Kişi
10
Okunma
1
Beğeni
1.218
Görüntülenme

Tuğrul Kihtir Sözleri ve Alıntıları

Tuğrul Kihtir sözleri ve alıntılarını, Tuğrul Kihtir kitap alıntılarını, Tuğrul Kihtir en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Osmanlı ordu düzeninde üst düzey rütbeler yukarıdan aşağı doğru müşir (mareșal), birinci ferik (orgeneral), ferik (tumgeneral-korgeneral arası), mirliva (tuğgeneral-tümgeneral arası miralay (albay), kaymakam (yarbay) şeklinde sıralanırdı.
Sayfa 346Kitabı okudu
Yunanistan'da Meriç Nehri'nin hemen karşı tarafında Dimetoka'da tekke ve türbesi bulunan Kızıldeli Seyyid Ali Sultan (0.1402), Sultan Yıldırım Bayezid zamanında ve Bulgaristan'da Hasköy (Haskovo) şehrinin Teketo köyünde türbesi bulunan Otman Baba (0.1478) ile Bosna-Hersek'te Ajvatovica Dağı eteklerinde Bogomiller arasında yaşamış olan Ayvaz Dede, Fatih Sultan Mehmed döneminde efsaneleriyle, bilgelikleriyle ve kişilikleriyle çevrelerindeki insanların kendi rizalarıyla Müslümanlığa geçmesine neden olmuş sayısız alperen dervişlerdir. Bunlar ve Akyazılı Sultan, Demir Baba, Ali Koç Baba, Gül Baba gibi diğer alperen dervişler, Balkanlar'da Hacı Bektaş-i Veli'nin tüm insanları eşit gören kucaklayıcı öğretilerinin temsilciliğini yapmışlar ve Müslümanlığın hızla ve kalıcı bir şekilde yayılmasında büyük rol oynamışlardı.Bugün de Balkanlar'ın hemen her yerinde sayısız ve aktif Bektaşi tekkeleri bulunur. Bektaşilik, Halvetilik ve Mevlevilik, Balkanlar'daki en yaygın tarikatlardır.
Reklam
4 Aralık 1897 tarihinde imzalanan İstanbul Antlaşması, kazanılmış askeri başarılar için adeta acı bir şaka gibiydi. Savaşı kazanan tarafın evinde imzalanan anlaşma kazanan taraf için inanılır gibi değildi. Osmanhlanın bazı küçük sınır düzenlemeleri dışında geniş Tesalya topraklarından geri çekilerek burayı yeniden Yunanlılara bırakmaları, dört milyon altın savaş tazminatı ve Türk tebaasının uğradığı zararlar için de yüz bin altın tazminat alması kararlaştırıldı.
Sayfa 261Kitabı okudu
18 Ekim 1912 günü Yunanlar sınırı aştılar ve ertesi gün de Alasonya’ya (Elassona) saldırarak burayı ele geçirdiler. Yunanlar, Alasonya'ya gece saatlerinde girdiklerinde bundan daha doksan yıl kadar önce Mora'da da yaptıkları gibi burada da tüm Müslümanların öldürüldüğü ve evlerinin tahrip edilerek yakıldığı bir katliam gerçekleştirdiler. Halbuki Türkler, Balkan Savaşlarının görgü tanığı tarihçi Aram Andonyan'ın da yazdığı gibi geri çekilirlerken kimseye zarar vermemişlerdi.
Sayfa 347Kitabı okudu
1264 yılında, Anadolu'dan gelen ve aralarında Sarı Saltuk'un da bulunduğu Türkmenlerin Dobruca'ya yerleşmesinden he men sonra Bizans'ta beklenmedik bir şey oldu. İmparator VIII, Mikhail kendisine karşı bir komplo düzenlediği gerekçesiyle II. İzzeddin Keykavus'u Enez (Ainos) Kalesi'nde hapsettirdi. Enez, başkentten uzakta ve Meriç Nehri'nin Ege Denizi'ne açıldığı bölgede yer alıyordu. Bizans imparatoru, devrik sultan II. İzzeddin Keykavus'un annesini ve küçük oğlunu İstanbul'da tutarken, büyük oğlu Gıyaseddin Mesud'a Selanik'in batısındaki Karaferya'yı (Veria) dirlik olarak verdi ve onu babaannesi ile birlikte oraya gönderdi.
Osmanlılar, Balkanlar'ın diğer yerlerinde olduğu gibi Yunan halkını da din anlayışlarında ve ibadetlerinde serbest bırakmışlardı. Balkan fetihlerinin başladığı 14. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlılar hep Ortodoks Kilisesi'nin destekleyicisi ve koruyucusu olmuşlardı. Osmanlılar zamanında bölgede bulunan halk adli sistem olarak da kendi adalet sistemiyle yaşıyordu. Hexabilis Sistemi ile Roma Hukuku uygulanıyordu. Böylelikle bölge halkı, Osmanlıların yerel sistemleri sayesinde burada da kendi ulusal kimliğini kaybetmeden yüzyıllarca yaşamıştı.
Sayfa 170Kitabı okudu
Reklam
Fatih Sultan Mehmed, Gazi Süleyman Paşa'nın kendisinden doksan yıl kadar önce 1352 yılında askerlerini Gelibolu Yarımadası'na çıkararak başlattığı ve Sultan Murad Hüdavendigâr'ın sosyal, kültürel ve askeri boyutlarıyla tüm sistematiğini kurdugu Balkanlar'ın fetih hareketini tamamlamıştı. 1453 yılında başkenti İstanbul'u fethederek bizzat son verdiği Doğu Roma İmparatorluğu'nun eski coğrafyasına hâkim olduktan sonra da gözünü artık Batı Roma İmparatorluğu'nun eski coğrafyasına dikmişti. İyi eğitimli, antik dönemler dahil, tarihi süreçlere hâkim ve ſtalyanca'yı da iyi bilen ihtiraslı ve muzaffer bir liderdi.
Sayfa 125Kitabı okudu
Balkanlar'a ilk gelenler 378 yılında Tuna Nehri'ni kuzeyden geçen Hun Türkleri olmuştu. Daha sonra Hun İmparatoru Attila 448 yılında İstanbul surlarına kadar ulaşmış, Bizans'ı 1000 kilogram altın haraca bağlamış ve sonra devletinin merkezi olan Panonya (Macaristan) düzlüğüne geri dönmüştü.
1897 Türk-Yunan Savası'nı sona erdiren anlaşmadan sonra, eğitimini Avrupa'da yapmış Giritli bir Türk genç yabancı konsolosluklardan birine gidip, "Neden Girit'te Müslüman köyleri yakılıp yıkılırken bunları görmüyor, şikâyetleri dinlemiyorsunuz?" diye sorduğunda konsolosun kendisine verdiği, "Bunları yapanlar İsa'nın çocuklarıdır ve biz de onları korumaya mecburuz," cevabı aslında yaşanan bu tarihsel sürecin tam bir özetiydi. Tüm cinayetler, kendisi hiçbir zaman şiddete başvurmamış olan İsa Peygamber'in arkasına saklanılarak işleniyordu.
Sayfa 262Kitabı okudu
Fatih Sultan Mehmed, Hersek'in fethini tamamlayamadan ve kırk dokuz yaşındayken 3 Mayıs 1481 tarihinde beklenmedik bir şekilde öldü. Kendisini Venediklilerin zehirlettiği söylendi. İtalya'yı da fethetmek üzereydi. 1480 yılında İtalya'nın güney ucundaki Otranto'ya Gedik Ahmed Paşa komutasındaki bir donanmayla asker çıkarmıştı. İtalya’yı kuzeyden de akıncıları vasıtasıyla sıkıştırıyordu. 1481 yılında ölünce, bir zamanlar İtalyan asıllı bir Yahudi olan başhekimi Yakup (Jacopo) Paşa yeniçeriler tarafından paramparça edildi.
Sayfa 116Kitabı okudu