...
I.Dünya Savaşı'nda gerek Ortadoğu'da gerekse diğer cephelerde yürütülen istihbarat ve propaganda mücadelesi savaşın kaderinin belirlenmesinde oldukça kritik öneme sahip olmuştur.
Şerif merkezi otorite ile çatışmalar yaşıyor, İngiliz yöneticiler ile diyalog kuruyor aynı zamanda Osmanlı Devleti'ne bağlı olduğunu göstermeye çalışıyordu.
Reşid Rıza.. savaş patlak verdiğinde Suriye Müslümanlarına Osmanlı İmparatorluğu'na olan sadakatlerinden vazgeçmelerini bildiren bir mesaj yayınlamış ve bunun için propaganda çalışmalarına devam etmişti.
"Osmanlı Devleti Mısır'daki fiilî hakimiyetini 19.yüzyılın son yirmi yılı boyunca adım adım yitirdi. İngiltere'nin Mısır'a asker çıkarmasıyla başlayan süreç, 1914'e kadar İngiltere lehine güçlenmeye devam etmiştir."
I. Cihan Harbi'nin içinde mücadele verdiğimiz tüm cepheler bizim için önemlidir. Şöyle genel bir bakış açısıyla baktığımız zaman tüm cephelerde eksiklikler ile karşılaştığımızı, imkansızlıklar içinde tüm imkanlarımızı kullanarak kahramanca bir mücadele verdiğimizi görebiliriz. Türk'ün, karşısında dönemin tüm teknolojik imkanlarını kullanan düşmana karşı verdiği destansı mücadele mukadderatı değiştirmemiş, sonuç imparatorluğun nihayetini hazırlamıştır.
Kanal Cephesi de imkânsızlıklar içinde giriştiğimiz, sonu başarısızlıkla biten fakat harekât içerisinde az da olsa başarılar sağladığımız bir cephe.
Gülsüm hoca bu eserinde Mısır'ın ve Süveyş Kanalı'nın önemine, İngiliz hâkimiyetine giriş sürecine değinerek I.Dünya Savaşı'ndaki Kanal Harekâtı'na giriş yapıyor. Kitap esasında üc noktaya değiniyor. I. Kanal Harekâtı, Şerif Hüseyin İsyanı ve isyan sürecinde başlatılan II.Kanal Harekâtı. Bu konular işlenirken yapılan hazırlıklar, harekât icerisinde girilen muharebeler de okuyucuya aktarılıyor.
Bu kitap da serinin diğer eserleri gibi konuya ilgi duyan okuyucunun genel bilgi edinebileceği, konuya giriş mahiyetinde ve daha ayrıntılı eserlere bir hazırlık okuması yapılabilecek bir kitap.
Vatanı savunmak, ülküye ulaşmak uğrunda şehid düşen tüm vatan evlatlarına Rahmet ile...
Kitap, günümüzde sıkça kulağımıza gelen Musul meselesi, Lozan anlaşması, Arapların bizi arkadan vurması, İhvan hareketi ve vahabilik gibi birçok konuyu da kapsamaktadır. Bahsi geçen zaman aralığında Ankara ve Mustafa Kemal'in resmen tanınmadığı, çift başlı bir yönetimin olduğu göz önüne alınmalıdır. Bu aralık Türkiye tarihi için çok önemli olmasına rağmen bilimsel araştırmalar açısından aynı oranda kısırdır. Kurtuluş mücadelesi döneminde, Araplar ile olan ilişkilerin incelenmesi konusundaki boşluğu, bilimsel ve ayrıntılı olarak doldurma çabası eserin can alıcı noktasıdır. Ayrıca yazım hatası, imla ve baskı hatalarının çok çok az olması da, bence çalışmanın büyük bir dikkatle yapıldığını kanıtlıyor. Önemli bir eksiği ise anlatımın haritalar ile desteklenmemiş olması.
Seyyid İdrisi'nin(Muhammed İdrisi) isyan etmesi üzerine, isyanı bastırmak üzere bölgeye gelen Topal Çerkez Said Paşa'yı en önde karşılayan Seyyid İdrisi, cahil halkın hiçbir suçu olmadığını, kendisinin de fakir ve yalnız bir
şeyh olduğunu söylemesi üzerine, Said Paşa halkın bakışları arasında Seyyid İdrisi'nin elini öpmüş, askerlerini toplayıp kan dökmeden İstanbul'a dönmüştür. Bunun üzerine Seyyid İdrisi, yaptığı dua sayesinde Osmanlı askerlerinin silahlarının eridiğini, bu yüzden askerlerin elini öperek uzaklaşmak zorunda kaldığını söylemişti.