Martin Haidegger'den Hannah Arendt'e
Canım!
Bugün kitabımın bir kopyasını sana verdiğimde beni aciz bırakan esaslı sevincinle ezildim. Ruhumun bir parçasını sana verdim. Senin aşkına karşılık bu çok az. Fakat o senin sevinç taşan teşekkürün yok mu, o her şeyin fevkinde.
Peki kitabımın bir kopyasını hediyem olarak kabul etmeni rica etmeye karar verdiğim anda onu yanında getirmiş olman bir tesadüf müydü? Evet, hediye. Sadece bundan böyle çalışmamın icinde yaşadığını gösteren bir sembol olarak.
Mükemmel bir aşk hikayesinden kendi kalemlerin okumak o kadar güzel ki.. 35 yasındaki Heidegger'in 18 yaşındaki Arendt'e aşık olmasıyla başlayan mektuplaşmalar sizi alıp, o döneme götürüveriyor. Her ne kadar hiç onaylanmayacak bir ilişki olsa da -Heidegger'in evli ve dört çocuk sahibi olmasından ötürü- mektupları okurken dalıp gidiyorsunuz.. 1925-1975 yılları arasında yaşanan bu mektuplaşmalar sizi felsefenin de siyasetin de gündemin de ve özellikle aşkın da en derin zirvelerine çıkarıyor. Okuyun, okutun.