Will Kymlicka 1984 yılında Queen's Üniversitesi'nde felsefe ve politika öğrenimin gördükten sonra 1987'de Oxford Üniversitesi'nde felsefe doktorası yapmıştır. 1987 yılından sonra ABD (Princeton), Kanada (Queen's, Toronto, Ottawa) ve Avrupa'daki üniversitelerde araştırma görevlisi olarak çalışmıştır. Yazarın üç kitabı Oxford University Press tarafından basılmıştır.
Birleşmiş Milletler “Kadınların On Yılı” bildirisinde şunları belirtmişti: Kadınlar dünya nüfusunun yarısını oluşturuyor. Dünya ölçeğinde toplam çalışma saatinin üçte ikisinde kadınlar çalışıyor. Kadınlar dünya gelirinin onda birini elde ediyor. Ve kadınlar dünya üzerindeki mülkün yüzde birinden daha azına sahip.
Toplumumuzda ancak siyasi eylemle düzeltilebilecek ciddi adaletsizlikler varsa, yurttaşlar adaletsizliği protesto etmeyi bir yükümlülük olarak görmelidirler.
“Uzuvlar ya da becerilerin mükemmelliğindeki farklılıklar” hakların eşitsizliğini haklı çıkarmazken, erkeklerin “daha becerikli ve daha güçlü olduğu” VARSAYIMI neden kadınlara eşit haklar tanınmamasını haklı çıkarsın?
J. Locke
Eğer kadınlar, ortalama bir kadının ortalama bir erkekten daha az becerikli olduğu varsayımına dayanarak dışlanırlarsa, o zaman ortalama erkekten daha az becerikli olan bütün erkekler dışlanmalıdır.
Eser; çağdaş siyasi düşüncenin büyük en büyük ekolleri olan faydacılık, liberal eşitlikçilik, özgürlükçülük, Marksizm, komünitecilik ve feminizmi kapsamakta. Eserin temel odağı haklar, özgürlük, ortak yarar, sömürü ve adalet gibi kavramların anlamı üzerine geleneksel felsefi ihtilafları netleştirmek. Bütün bunları ise literatürdeki temel ekollerin onlarca yıllık gelişimi, eskiyen/yanlışlanan kuramlarını geride bırakıp zayıf yönlerini geliştirme süreci üzerinden ele alıyor. Kitabı bitirdiğinizde en temel çağdaş siyasal ideolojilerin ana hatları ve temel argümanları zihninizde belirginleşiyor. Bu niteliği ile Kymlicka'nın bu kitabı ileri siyaset felsefesi okumaları için etkili bir baz sunuyor.
Özellikle son yirmi yılda çağdaş siyaset felsefesi üzerine yazılan birbirinden kopuk, yoğun teori fetişi ile kendi iç dinamiklerinde boğulmuş ve ötekini yanlışlamak üzerine kurgulanmış tez ve makalelerin sayısının giderek arttığı göz önünde bulundurulduğunda Kymlicka'nın eserinin bu kavramsal/ideolojik karmaşayı bertaraf etmek için önümüzdeki yıllarda kıymetinin giderek artacağını düşünüyorum.