Şiir, insanı yitikliğin içinden çekip oyun dünyasına götürüyorsa, duygularının beşiğine yatırıyorsa, içine kazınmış yaralara değiyorsa, kendinden geçercesine çocukluğuna ve yaşamının varoluş izlerine götürüyorsa şiirdir.
Yaşadığımız küçücük dünyada en tehlikeli silah insandır. En korkunç canavar yine insandır. İnsanın cahil olanı daha tehlikeli, hele cahil tarafından cahilce eğitilmişi tamamıyla ölümcüldür.
Şiir, çatlak testiden sızan su gibi sessizce insanın içine akar ve varoluş güdülerini sular. Duygu, dansa davet edilen dam örneği içten, narin ve zarif ortamın hafifliğine kapılıp salınmaya başlar.
Daha yaşamı yeni algılamaya ve anlamaya başlayan çocuğun düş dünyasına ideoloji adına, inanç adına kocaman bir çerçeve çekerseniz, çocuğun ulaşabileceği menzil sizin çerçevenizin genişliği kadar olmaya mahkûmdur.
Alman kadehiyle Rus votkası, Arap kaşığı ile Amerikan çorbası içme özentisi ne kişiye ne de insanlığa özgür ve çağdaş yaşam ile şiir ve sanat alanı sunar.