Yaşam yalnızca insan türünün değildir, insan yaşamın ne yaratıcısı, ne de elinde bulunduranıdır; yaşam aynı ölçüde böceklerin, balıkların ve kuşlarındır da. "Eşekarısı hanımböceği kadar, köpek balığı kırmızıbalık kadar, engerek yılanı karayılan kadar varolma hakkına sahiptir." İnsan, canlılar dünyasında yalnız kendi çıkarını düşünerek, doğal olarak var olmayan, kendi keyfine göre bir hiyerarşi yaratmıştır. İnsanı her şeyin merkezi diye alan (antroposantik) bu hiyerarşi, SPESİZM e (tür kayırmaya) yol açmıştır ki, bu da çeşitli türlere karşı tavırlar takınmaktır, bir bölümünü tahrip etmek, bir bölümünü ise korumaktır. bir bölümünü "yararlı," bir bölümünü "zararlı", bir bölümünü "zalim" ilan etmektir. Bu spesizm yüzündendir ki, eşeğe kötü davranılır, ata davranılmaz; kartal güçlülük sembolüdür, baykuş diri diri ambar kapılarına çivilenir, kimileri kedi ve köpekleri korurlar, gelgelelim hayvanat bahçelerinde kafeslere kapatılmış vahşi hayvanların ızdıraplarını düşünmezler, "akıl" insan için ayırıp hayvanlara "içgüdüyü" bırakırlar. Bu spesizm, insanın hayvanların kendisi gibi acı çekmediğini düşünmesine yol açmıştır, oysa bunun tam tersi ortaya konulmuştur, hayvan da insan gibi fiziksel acı çekmektedir, ayrıca psikolojik acı çektiği de pek iyi ortaya konulmasına karşın, buna hala inanılmamaktadır. Kimi insanların sahip olduğu haklan kimi insanlar için reddetmek demek olan ırkçılık İNSANLIĞA KARŞI BİR SUÇ'tur; dünyada bir haklar hiyerarşisi kurmak demek olan spesizm ise YAŞAMA KARŞI BİR SUÇ'tur.