Kitabına adını verdiği adı Filedelfiya olan bir Ege kasabasında doğdu. ODTÜ’de Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi okudu. Halen İstanbul’da yaşıyor ve serbest gazeteci/yazar olarak çalışıyor.
Öğleyin uyanıp aylaklık etmek, çıkıp biraz yürümek, Bebek Kahvesi'nde kahvaltı ederken uzun uzun laflamak, akşam için manavdan, kasaptan, balıkçıdan alışveriş yapıp eve yürüyerek dönmek, belki bir film izlemek, iki kadeh şarap içmek, sonra yavaş yavaş birlikte yemek hazırlığına girişmek, saati on ettiler mi de çalışma odasının karşılıklı masalarında, arada birbirlerinden fikir alıp vererek sabaha kadar çalışmak dünyanın en güzel tek başına ve çift olarak var olma haliydi.
Sağım Solum Önüm Arkam
"sağım solum önüm arkam" adlı kitabı şuan bitirdim ve öyle hararetli, öyle güzel başlayan bir kitap nasıl yerle bir edilir bu kitapta görmüş oldum. Yahu 500 sayfa yazacağınıza 300 yazsaydınız da o heyecan Sinanlar ölünce ki halde kalsaydı keşke. Sonu çok ama çok saçma geldi bana.. 10 /10 diye okurken sonra ne alaka, bu nereden çıktı, çok saçma olmuş demekten alamadım kendimi 10/6 ya düştü benim için...
Bir kasabada geçen hikayade birbirine bağlı,aynı karakterlerin yer aldığı 4 öykü bulunmaktadır.
Bu öyküler Reyhan Teyze,Boyacı,Kötü Adam,Abim öyküleridir.
Ben biraz öykülerini uzun buldum ama kasaba hayatını merak edenler severek okuyabilirler.
Bilindik hikayeleri anlatmak daha zor aslında. Hele ki herkesin aşina olduğu bir dönem hikayesi anlatıyorsanız işiniz daha da zor. Kimi okuyucu bilindik sularda yüzüyorum diyip okuyup sevecek, kimisi de bana diğerlerinden farklı ne sunuyor ki diyip burun kıvıracak.
İtiraf ediyorum ki ben de ilk başta ikinci durumdaki gibi hissetsem de kitap bittiğinde yazarın başarıyla çizgisini geçtiğini söyleyebilirim.
Kurgusu Ege’nin bir kasabası olan Filedelfiya’da başlıyor hikayemiz. Akrabalarımızdan veya çevremizden tanıdık bir atmosferi soluyoruz. Dönemin sol ve sağ siyasetinin tanıklarını eşlikçimiz. Selen ve Ceren, Eylem ve Devrim, Sinan ve Aslı karakterleri odağında işleniyor hikayemiz. Komşu olduğu halde farklı siyasi görüşe sahip oldukları için selamlaşmayanlar, benim tuzum kuru nasıl olsacılar, grevin ve eylemin önderliğini yürütenler hepsi mevcut kasabamızda. Haliyle oldukça akıcı ilerliyor olaylar. Sıkılmadan rahatça okuyorsunuz.
Bölümler ilerledikçe karakterlerde büyüyor, önce 15 yıllık ardından 10 yıllık geleceğe gittiğimiz dönemlerde bile, 25 sene önce işlenen bir cinayetin dengeleri nasıl alt üst ettiğini, sırların mutlaka açığa çıktığını, yıllar geçse de bazı yaraların kapanmadığını görüyoruz.
Severek okudum.
Ne okudum ben böyle muhteşemdi. 500 sayfalık harika bir yolculuktu. 80'li yıllarda başlıyor kitabımız ve tabii ki 80'ler Türkiye'sini gözler önüne seriyor. Sağcılık, solculuk meselesi arka planda akarken kitabımızın ana karakterleri Selen ve Eylemi'n siyasi bakış açıları, aileleri, kardeşleri üzerinden bir işleyiş görüyoruz. Hele bir Sinan karakteri var ki.. Ah Sinan..
Sonra bir bakıyoruz hooop 15 yıl sonrasına götürüyor yazar bizi, sonra tekrar bir 10 yıl sonrası. Derken kitap 2005 yılına dek geliyor. Sadece sağ sol meseleleri olarak kalmasın aklınızda. Hırslar, hesaplar, çatışmalar, aile bağları, komşuluk akraba ilişkileri, aşk, çaresizlik, umut.. Destansı bir dönem romanı..
Sizi çarpan, kalbinizi lime lime eden yerler var. Kalınlığı da gözünüzü korkutmasın. Su gibi akıp gidiyor ve merakla kendini okutturuyor. Okumayanlara önerimdir. Bu kitap ile tanışın. Sevgiyle..