Büyükada'da yasayan 70'lı yaşlarındaki bir eşcinsel çiftin hayatları karşı eve kiracı olarak gelen bir aileden sonra tamamen değişir. Çünkü çiftin 18 yaşında çok yakışıklı ama çok sorunlu bir oğlu vardır: Deniz.
Eski caz piyanisti Şener ve emekli mühendis Fehmi'nin sakin ve huzurlu hayatı Deniz'den sonra geri dönülemez bir yola sapar.
Romanda en sevdiğim karakter her ne kadar büyük yanlışları olsa da Şener 'di.Evcimen,sıcak,tatlı dilli ve fedakar....
Fehmi ise tam bir "erkek gibi" her şeyi yüzüne gözüne bulaştıran bir tip.
Deniz ise diş hekimi anne ve mimar babanın özgüven ve özgürlük adı altında çok şımartılmış, her şeye hakkı olduğunu düşünen tek oğlu.
Bu karakterlerin etrafında sadakat,ihtiras,aşk, aile gibi kavramlar sorgulanıyor.
Kitaptaki kadın karakterlerin ortak noktası erkeklere göre daha zeki ve her şeyi şıp diye anlayan kişiler olması. Nil Erkutlar, Berna,Şener....Gerçek hayatta da böyle değil mi?
Kadınların gözünden kolay kolay hiçbir şey kaçmaz