Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yvette Biro

7.0/10
1 Kişi
4
Okunma
1
Beğeni
478
Görüntülenme

En Yeni Yvette Biro Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Yvette Biro sözleri ve alıntılarını, en yeni Yvette Biro kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Abbas'ın yönetmen koltuğunda seyirci vardır hep
Daha yakın zamana ait başarılı filmler arasında Abbas Kiaostami'nin Through the Olive Trees (1994) filmi şimdiden başyapıt unvanını kazanmış durumdadır. .... Kiarostami filmin sonunu tamamen açık bırakır. Uzaktan baktığımız için yalnızca bir noktada delikanlının döndüğünü ve geriye doğru yürümeye başladığını görürüz. Bir şey mi oldu? Cesaret buldu mu? Yoksa bu faydasız yalvarmadan ya da kızın saldırgan kayıtsızlığından yorulduğu için mi geri döndü? En azından müzik başka bir ruh haline kayar: Daha canlı ve umutlu hale gelmiştir. Tam olarak neler yaşandığını bilmesek de onların kaderlerini önemseriz. Delikanlının kederi aracılığıyla aş­kın anlamını tüm ıstırabı, neşesi ve belirsiz sonuçlarıyla birlikte deneyimleriz. Geleceğe ilişkin soluk bir ima vardır: Henüz hiçbir şey bitmedi. Ama buraya ulaşabilmek için bir tür sabır ve yalnızca büyük müzik çalışmalarının iyi işlenmiş ritenutosuyla ilişkilendirilebilecek çok duyarlı bir duraksama / oyalanma zorunluydu. Burada tüm yapıtın duygusal içeriği ve özü, bilinçli olarak esirgenmiş bir sonucun geriliminde, askıya alınmış zamanın anlannda özetlenir.
Dinginlik üzerine ünlü kısa yazısında Plutark, en sıradan doğal fenomenlerde ilahi takdir aramanın aslında yalnızca Stoacılar'a uygun bir tinsel alıştırma olduğunu ileri sürer. Sık alıntılanan meseli çok açıklayıcıdır: "Derler ki bir gün bir parça ekmek kabuğu çiğneyen ve [kabuğun] minik yarıklarını inceleyen Marcus Aurelius, bu pişirilmiş ve iyi kabuk tutmuş hamur parçasının salt görüntüsünün kendisine bir haz kaynağı (vekili) olarak etki ettiğini fark etmiş. Bu örnekte, fazla yemenin bu beliriminde ilahi doğayı fark etmiş."
Reklam
Valuska!
Sersem karakter Valuska, bu girdaplı evrendeki en küçük birimdir. Her şeyi gözlemleyebilir ve hatta kimi düzenleri uygulayabilir ama hiçbir şey büyük acizliğini azaltmaz. Mesajların taşıyıcısı olabilir; yörüngesine oturmuş küçük bir gezegen gibi müşterilerinin etrafında gelişi güzel zıplayabilir. Daha bü­yük göksel cisimlerin etrafında dönen küçük bir meteor gibi diğer insanların arasında gidip gelir. Bu, düşsel bir sekansta, içki arkadaşlarının hayali gezegenler olarak dans ettiği açılış sahnesinin metaforunda belirtilir. Güdü olanların patlayıcı enerjisi tükendiğinde yörüngelerinden kaçar ve aniden düşmeye, boşluğa yuvarlanmaya başlar.
Eğer Tarkovsky kutsal olana düşkünse, Tarr lam tersidir: Duygu olarak natüralist ve fiziki olarak da doğrudandır. Kaçı­şı olmayan bir labirent hissi uyandırsa da, her şey kapalı bir zaman ve mekanda hareket eder - eğer sürünme hareket olarak tanımlanabilirse.
Béla Tarr zamanın geçişini ya da zamanın acı dolu yavaş-tempolu hareketini filminin özü yapma konusunda, yavaş filmin ustaları arasında bile eşsizdir: Bu, kendisine ayrılan zamanda eylem ve olaylardan mahrum olan insanoğlunun varoluşudur. Böylelikle, insan değil, zamanın kendisi ana karakter olur. Ve bu da, neden zamanın belirgin bir rol oynaması gerektiğini açıklar.
Şeytanın Tangosu'nu ara vermeden izlemiştim yedi saat
Üstünlükleri bilinen bu ustaların yanı sıra, son birkaç yılda Macar yönetmen Bela Tarr'ın filmleri de dikkat çekmektedir. Yaklaşık sekiz saat süren Satan's Tango (1994) ve çok daha kı­sa ve son derece yoğun filmi Karanlık Armoniler (Werkmeister Harmonies /2000) olağanüstü ölçülü sunumun yakın zamana ait örneklerini sunar. Satan's
Reklam
Son zamanlarda çekilen Ağlayan Çayır (The Weeping Meadow) da dahil olmak üzere, filmlerinin duygusal yolculuğu ıstırabın kaçınılmaz ilerleyişi ile ilgilidir. Bu durum karakteri istikrar ve huzurlu kesinliğe değil, kaybın daha da karanlık bölgelerine yakınlaştırır. Angelopoulos'un tüm yapıtlarında alışılageldiği gibi, ritmik vurgu kasıtlı itidal ile tanımlanır. Gerilim ve ıstırap, hızlı bir temponun doğuşuna yol açmaz, tersine. Bununla birlikte, tüm tarihi ve duygusal değişimler ani ve acımasızdır.
"Başlangıçta yolculuk vardı" der modern Yunan şairi George Seferis ve bunun neden Angelopoulos'un en sevdiği alıntı haline geldiğini anlarız. Büyük beğeni toplayan Kumpanya'nın (1975) ardından, durmaksızın yenilenen yolculuk hissiyatı filmlerini doldurur ve biçimlendirir - bu asla salt mekansal yer değişimi ya da coğrafik değişim değildir
Angelopoulos görkemli epik şiirin mitsel dünyasını canlandıran, böylelikle ele almaya değer özel bir ritim yaratan büyük yönetmenlerden biridir. Yapıtlannm tutarlı kumaşı geniş bi­ çimlerde dokunur. Yanılmaz tarzı, perspektif ve yöntem konusundaki dik başlılığı zamanı ele alışındaki özgünlükte açığa çı­kar. Filmleri klasik bir öykünün açığa çıkarıcı gücüyle hassas, iyi eklemlenmiş bir müzikal yapı ortaya koyar - ki klasik öykü ve müzikal yapı birbirinden ayrılamaz iki varlıktır.
Tarkovsky'nin tüm ars poetica'smı (şiir sanatını) özetlemek için Andrey Rublev'in unutulmaz açılış sahnesini anımsamak yeterlidir. Paçavradan yapılmış balonun kaçıp yükseldiği ve söndüğü sahne, mistik imanın ve karanlık bir kehanetin -insanın ve sanatsal hayal gücünün trajik yükselişinin- metaforu haline gelir. Yönetmenin hayalperest karakteri, çan kulesinin tepesinden atlamaya ve uzun bir süre havada süzülmeye hazırlanırken aslında imkansızı denemektedir. Tehlikeyi, yaklaşan başarısızlığı sezeriz, yine de olasılık dışı girişimin başarısı için endişeli bir umut duyarız. Ancak lkarus'un macerası başarısızlıkla sonuçlanmak zorundadır. Kahramanın büyülü aleti yaratmak için [yeterli] hayal gücü ve becerisi: büyük riskle yüzleşecek cesareti vardır - boşu boşuna. Birkaç kısa saf saadet anı boyunca zaferi tadar: "Uçuyorum! Uçuyorum!" diye coşkuyla haykırır, yere çakılıp ölmeden önce ...
78 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.