“Göz alıcı güzelliği ile altın yapraklı bir papatya vardı. Gelen giden onun yapraklarından birer birer kopardı. Zamanı geldi,papatya soldu. Çünkü herkes; ondan bir şeyler alıp gitmişti. Kimse yerine bir şey koymamıştı.”
Neden insanlar hep kendisinden uzaktakileri severler? Yakınlarında kimse yok mu? Ya da biz imkansız aşkların heveslisiyiz, bir şarkının sözleri olduğu gibi...aradığımız mutluluğun hep uzaklarda olduğuna mı inanıyoruz?
Benim hayatımdaki en önem verdiğim insandı babam. Uzak yollar girse de araya, ben onun kızıydım, canı evladı. O bana hep bir arkadaş gibi davranmış, sevmişti.
Ne günlere kaldık diyordum. Kendi kendime evet ne günlere kaldık? İnsanlığın “i” sini bilmeyen aç kurt gibi insanlara saldıran hayvanlarla yaşamaya çalışıyoruz.
Açıkçası bu kitabı önceden okumaya başlayıp bırakmıştım. Çok küçüktüm o zamanlar. Merak edip tekrar okuyayım dedim. Ama sanki yazar televizyonun karşısına geçmiş. Öyle bir şeyler izlerken yazmış gibiydi. Baş karakterin aşkından, o cümlelerinden o kadar sıkıldım ki. Sadece sonu birazcık şaşırttı beni diyeyim. Ama kitabı beğenmedim.
Bir Mumluk HayatZerrin Dizdar · Bizbize Basın Yayın · 20067 okunma