Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Son zamanlarda başladığım kitapları bitiremiyorum, daha önce beğenmediğim bir kitabı bile zorla kendime bitirirmeye çalışırdım Evet, şimdi düşünüyorum da kendime haksızlık yapmışım bazı yerlerde neden saçma da olsa o kitabı bitirme zorunluluğu hissetigimi bilmiyorum. Hem kitap okumak bir marifet değil,kitap okumak bir ihtiyaçtır ve insan ihtiyacına göre kitapları okumalı.ama artık bunu yapamıyorum... Bir süredir okuduğum kitapları ve bu kitabı yine kendime dayatırken bitirmeye çalışırken buldum kendimi en son dün akşam kesin bırakma kararı aldım, hayatımda bir kitabı yarıda bırakmak kadar zor kararlarım olmadı insanî ilişkilerimde bile çok hızlı karar verirken bunu bir kitap için yapamamak bana çok ilginç geliyor, nerden geliyor bu kitaplara bağlılığım gerçekten bilmek isterdim belki de hayatın benim için bir ilk kaçış yapısı olduğu için buna bu kadar bağlıyımdir herneyse uzatmaya gerek yok ben yine kaldığım yerden devam edeyim sanırım ben bu kitabı bitiremiyorum güzel olmasına rağmen okuyamıyorum kendimi kitabın olay akışında bulamıyorum velhasılı kelam yazarın hayata insalara ilk başta öğrencilerine olan tutumu yaklaşımı çok güzel keşke bütün eğitimciler böyle olsa. Umarım birer eğitimci adayı olan bizler de ilerde bu kadar sevilen sayılan bir öğretmen oluruz amacımız başkalarının umudu olmak kalplerine dokunmak.. #ÖĞRETMEN
Reklam
Evett çok merak ettiğim, okumak için yazı beklediğim kitabı yaz gelmeden okudum. İyi ki okumuşum diyorum çünkü kitap da hem yaz hem kış geçiyordu. Bu yüzden çok üzülmedim. Konusuna gelecek olursak Ninesi ile Muğla’nın küçük bir kasabasında yaşayan Yasemin, geçimini hayvanlarından ve tarladaki bitkilerinden sağlamakta. Bir gün bunları pazarda satan Yasemin’e, bir çocuk çarpar ve sattıkları heba olur. Böyle böyle ilerlerr. Kitap genel olarak güzeldi ama fazla “soft” bir ilişki vardı. Böyle tatlı çiftleri okumayı çok seviyorum ama bu bana bile fazla geldi. Bir ara kitap durağanlaştı, sıkılmaya başladım derken tekrarsan olaylar olaylar… Kitabı okumaya başladığım ilk andan beri çok beklediğim bir şey vardı, bunun olması beni mutlu etti. Biraz da ihtiyaçtı aslında bu… Samimiliği, köy havasını kitapta alabiliyorsunuz. Yazarın okuduğum ikinci kitabıydı ve diğer kitaplarını da çok merak ediyorum. Okumaya devam edeceğim. Bu arada bu tek kitaplık bir seriydi günümüzden çerez niyetine okunurdu diye düşünüyorum.
Kitap söyleşisinden bir kesit...
Gelelim kitaptan iz bırakan ayrıntılara; aslında söylemek istediğim pek çok şey var bakalım ne kadar ifade edebileceğim. Bazı kitaplar insanda çok duygu ve fikir uyandırsa da ifade etmek zor olabiliyor. “GÖRMEK”, “KÖRLÜK” ten sonra okuduğum ikinci Jose Saramago kitabı. Kitap başlangıçta Körlük’ten bağımsız gibi görünse de 172. Sayfada ilk defa
İmtihan...
Delikanlının biri bir gün başlamış aşkı aramaya. "Ben âşık olacağım." deyip sokağa çıkınca da insan tak diye âşık olamaz ki kardeşim. Olunmaz. Aşk çıkar gelir. Ve o anda yapabileceğin bir şey de yoktur. O hakikaten aşksa ona "hayır" deme şansın yoktur. Değilse senin herhangi bir "evet" deyişinle onu aşka çevirme
"Ancak İngilizler ayrıca Kızıldeniz'in doğu yakasındaki Arap müttefikini yanlarına çekmenin bir yolunu buldular. Bu zaten Türklerin emriyle Kutsal Şehirlerden cihat ilan etmeyi reddederek çok değerli yardımı dokunmuş(araya girmek zorundayım, yazarın okuduğum ikinci kitabı lakin ilk kez objektif yaklaşmadığını görüyorum.) olan Mekke Şerifi'ydi. Bunun sonucunda Müslüman halkın İngilizlere karşı Kutsal Savaş için toplanma ihtimalini ortadan kaldırmıştı. Şerif daha sonra, Haziran 1916'da, Hicaz'da Türk idaresine karşı isyan çıkarttı: Böylece İngilizlerin şimdiye kadar kendi kuvvetleriyle başaramadıklarını, yani Türklerin dikkatini başka yöne çekmeyi başardı. *Tarihin en hain milleti, en hazin ihaneti. Benim askerim Medine'yi düşmana vermemek uğruna, çevresi düşmanla çevrilmiş, aç ve susuz, açlıktan, çekirge istilasının getirdiği çekirgeleri yerken, onlar "Müslüman kardeşlerim, dini liderim" dedikleri milletin karşısında savaştılar. Ne uğruna? Bir karış toprak uğruna. Peki ne oldu? Görüyoruz ne olduğunu.
Sayfa 276Kitabı okudu
Reklam
İçimdeki Müzik Kitap Değerlendirme
Sharon M. Draper isimli yazarın çok satan ve oldukça bol ödül alan kitabı, kapak tasarımının ilgimi çekmesinden dolayı ne zaman görsem okusam iyi olur, diye düşündüğüm bir kitaptı ve bir çırpıda okudum. Öncelikle kitabın çocuk- genç kitabı olduğunu anladım ki, ben bilmiyordum. Bu hem geniş satır aralıklı büyük puntolu yazısından anlaşılıyordu hem
Aziz Nesin'in 'Şeker Portakalı' kitabına dair yorumu...
Bu kitabı okumamı kimin salık verdiğini anımsamıyorum. Kim salık verdiyse sağolsun… Mutlu olmanın gittikçe zorlaştırdığı ve zorlayarak çirkinleştirdiğimiz bu dünyada o denli az mutlu olabiliyorum ki… Son bikaç yılda beni mutlandıran nelerdir, diye düşünüyorum: Sofya’da Theodorakis’in konseri, Yıldız Kent Harold ve Maude oyunu, bu
Sayfa 226 - Aziz Nesin: Şeker Portakalı’nın verdiği mutluluğu, 72 kitabımla okurlarıma verebildim mi?Kitabı okuyacak
"Hayatım hayatımın romanı olsun.." diyerek başlayalım.. En çok yarım bırakılan kitaplar arasında 1, En çok okunacak kitaplar arasında 3. sırada olması bile bir çelişki teşkil etmiyor mu? Meraklanıp, kitaba başlayıp, kitaba tutunamayanlar: (Selim olsa hepinizden tiksiniyorum derdi :)) ) Kitap hakkında fikir ve naçizhane
Bir insanı kendinizden kaçırmak mı istiyorsunuz? Ona hemen uzun yazı yollayın. En entelektüel arkadaşınıza bir kitap yollayıp “şunu oku, haftaya üzerine konuşalım” deyin, haftaya telefonlarınıza çıkmayacaktır. Artık kimsenin uzun yazı görmeye tahammül edemediği bir çağdayız. Kitaplar artık kitap olmaktan çıktı; her kitap adeta bir ayı kaçırma düdüğü oldu. Bir ortama bir kitap geldi mi, uzun bir makale girdi mi insanlar yavaş yavaş uzaklaşıyorlar oradan ve doğal habitatlarına kaçıyorlar. Kaç defa kafelerde bilerek kitap unuttum, saatler sonra gittiğimde aynı yerde duruyordu. Mesleği uzun yazı yazmak olan yazarların bile başkasının uzun yazısına tahammülü olduğunu sanmıyorum. Aynı kitabı farklı yaşlarda okursan kaçırdığın çok şey olduğunu fark edeceksin diye bir şey vardı eskiden. 15 yaşında okuduğum kitabı, 30 yaşında okuduğumda gerçekten de ilk okuduğumda kitabı aslında hiç anlamamış olduğumu fark etmiştim. Geçen yine elime geçti o kitap. “Bir daha okuyayım ki bu sefer daha iyi anlayayım yazarı” dedim, üçüncü cümlede uyuyakalmışım. Bir hafta boyunca kitap kapağıyla göz göze geldik. Koltuğun üzerinde, yatağın yanındaki komodinin üzerinde, çalışma masamda hiç okunmadan köpek gibi oradan oraya gezdi zavallı. Bir ara pencere kapanmasın diye pencerenin kenarına sıkıştırdım onu, zira tuğla gibi kalın bir şeye ihtiyacım vardı ve işimi gördü doğrusu. Yüzyıllar önce yaşamış bir yazarın düşünceleri, şimdi evimi püfür püfür etmeye yarıyordu. İşte edebiyatın gücü!
38 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.