Bir örnek yazılar yazmak,bir örnek dersler vermek bir, örnek çekiç sallamakta onların iş dedikleri. Kornasını ötekilerden başka öttüren bir şoför, çekicini başka ahenkle sallayan bir demirci bile ikinci gün kendi kendini tekrarlıyordu. Yaşamanın amacı alışkanlıktı, rahatlıktı.
Harbi Kazanan İngiliz Malzemesidir İlk toplanma (esaret) kampı olan Dicle kenarında üç dört gün neticeyi bekledikten sonra karadan harekete geçirilerek (Tikrit'e) sevk edildik.Hakikati olduğu gibi yazmak lazım gelirse, İngiliz para ve tekniğinin kısa bir zaman içinde yarattığı harikalara imrenmemek elden gelmez. İngilizlerin ilk işgal
Reklam
Türkler olmadan bir dünya tarihi yazmak mümkün değildir.
Bizi tek başımıza bırakın, elimizden kitapları alın o saat şaşkına döner, ne yana gideceğimizi, kimden yana çıkacağımızı, kimi sevip, kimden nefret edeceğimizi bilemeyiz. İnsan olmak, yani gerçek, kendi vücuduna sahip, kanlı canlı bir insan olmak dahi bize güç geliyor; bundan utanıyor, ayıp sayıyor, bildik, genel anlamda insan olmaya çabalıyoruz hep. Aslında biz ölü doğmuş yaratıklarız; zaten çoktandır canlı olmayan babalardan dünyaya geliyoruz ve bundan da gittikçe daha çok hoşlanıyoruz. Bundan zevk alıyoruz. Yakında bir kolayını bulup doğrudan doğruya fikir dölleri olarak dünyaya geleceğiz. Ama yeter bu kadar; daha fazla "Yeraltından" yazmak istemiyorum ...
144 syf.
8/10 puan verdi
Cehaletle savaşmazsak ne olur?
Süt Kardeşler filminin uyarladığı bu kitap, filmden epey farklı bir olay örgüsüne sahip. Halkın her kesimine hitap eden komik bir hikaye olmasının yanı sıra cehaletle, batıl inançlarla mücadele edilmediği taktirde başkalarının bunu nasıl kullanacağını göstermesi; kitabın herkese önerilebilir olmasını sağlamış. Biraz konusundan bahsedeceğim, daha
Gulyabani
GulyabaniHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201910.9k okunma
*~●。。Yaşamayı göze almaktansa yazmak daha iyi.
Sayfa 160 - Ayrıntı Yayınları Çeviren Orhan TuncayKitabı okuyor
Reklam
Çeviremez beni artık o girdap. Yazmak istiyor canım gene. Bazı akşamlar boş oturmaktan sıkılıyorum. Çok tuhaftır, bir şey yapmış olmak için kasabanın pis kitaplığından Paul de Kock’un kitaplarını (Almanca çevirilerini kuşkusuz) alıp okuyorum. Oysa nefret ederim bu yazardan. Ama gene de okuyorum... Şaşıyorum kendime: Henüz taptaze anılarımın çekiciliğini ciddi bir kitapla ya da uğraşla bozmaktan korkuyorum sanki. Bu acayip düş de onun bende bıraktığı tüm izlenimler de benim için öylesine değerli ki, her şey bir anda uçup gitmesin diye ona yeni bir şeyle dokunmaktan çekiniyor gibiyim. Sahi değerli mi benim için bunlar? Elbette değerli. Belki kırk yıl sonra gene anımsayacağım...
İletişim Yayınları
Bir şey olmasaydı yazmak olmayacaktı. Başka bir şey de olmasaydı silmek olmayacaktı.
Çok düşün. Ve bil ki, çalışmak mutlaka hareket etmek veya okumak, yazmak demek değildir. Düşünen bir insan, maden kuyularında kazma sallayan işçiden daha çok çalışıyordur.
Bu paylaşımla ilgili notumu yazmak isterim. Bence bir insanın asgari olarak(düzeyde değil) kendi vücudunu, işleyişini tanıyacak kadar bilmesi ve hayatını özgür bir yurttaş olarak idame ettirecek kadar bilgi vermesi yeterlidir. Onun haricinde felsefe, bilim vs. uzmanlık için gerekli olabilir.
Selim

Selim

@vsvsvs
·
29 May 03:40
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.