Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mustafa Kemal'in en yüksek meziyeti.
Atatürk önce asker olarak ulusuna önderlik etmek üzere - Av­rupanın Hasta Adamını yatağından kaldırıp ona yeni bir hayat ve canlılık zerkeden parlak ve ilham verici bir lider olarak - yükseldi. İlk büyük başarıları - bir ordu, bir millet ye parçalanmış imparator­luğun yıkıntılarından bir millet kurarak ve milli topraklardan istila­cıları sürerek- kahramanca üsluptaydı. Yine de Atatürk'ün gerçek büyüklüğü, bizatihi büyük olmalarına rağmen, bu başarılarda yatmaz. Onun gerçek büyüklüğü daha çok, bu kadarının yeter olduğunu, fakat yine de tek başına yeterli olmadı­ğını, askeri ödevin tamamlandığını ve pek farklı başka bir ödevin kaldığını kavramasında yatar. 1923 te onun zaferi sırasında, bir askeri komutanı daha çok şan ve şeref aramağa veya bir milliyetçi lideri yeni ihtiraslar uyandırmağa teşvik edebilecek bir çok fırsatlar vardı. O bunların hepsini reddetti ve kahramanlar arasında istisna olarak görülen bir gerçekçilik, kendini tutma ve ılımlılıkla, bu çeşit sar­hoşça maceralara karşı halkını uyardı. Bundan sonraki ödev yurt içinde idi; çünkü askeri, mali ve siyasi bütün istilacılar gittiği za­man, zaten geri olan ve şimdi uzun savaş ve iç savaş yıllarıyla daha da zayıflamış bulunan ülkenin yeniden kuruluş sorunu duruyordu. Osmanlı askeri ve muzaffer kahraman olarak Kemal Atatürk'ün bunu görebilmesi ve bunun kendisinden istediği büyük hayal gücü ve cesa­reti gösterebilmesi onun en yüksek meziyetidir.
Sayfa 302 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Çağdaş insansal bunalım, siyasal ve ekonomik gelişmemizi başlatmış olan Aydınlanma düşün ve umutlarından vazgeçmemize yol açmıştır. Gerçek ilerleme düşünü artık çocukça bir yanılsama olarak adlandırılmakta onun yerine insana duyulan tam bir güvensizliği dile getiren yeni bir sözcük, «gerçekçilik» öğütlenmektedir. ***
Sayfa 18 - Say YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bu doğalcı-psikolojik gerçekçilik neden yetersiz geliyor sana? Çok sınırlı olduğu için. Burada sorun, yeni bir ruhsal gerçeklik bulmak değil, her zamanki gerçekçilik kavramında bulunan zenginlikleri açığa çıkarabilecek görüş açılarını çoğaltma sorunudur. Bir yapı kurma sorunudur bu.
Sayfa 279Kitabı okudu
Fotoğraf'a yüklediğimiz ayırımlar gerçekten de ya deneyime dayanır (Profesyonel/Amatör), ya sözbilimseldir (Görünümler/Nesne­ler/Portreler/Çıplaklar), ya da estetiğe dayanır(Gerçekçilik/Re­simselcilik): Bu ayrımlar her durumda öteki, daha eski temsil bi­çimlerine de kolaylıkla uygulanabileceğinden, hepsi nesnenin dışında ve nesnenin ancak Yeni'nin ortaya çıkışı olabilecek özü ile de (eğer varsa tabii) ilişkisizdir.
Hem bilim hem de sanat dünyayı kesin koordinatlar üzerinden yansıtır. Biçimsel farklılıklar koordinatlardaki farklılıklardan kaynaklıdır. Gerçekçi biçimlerin tümünde yansıtılan, Öklit evreninin sabit, düzlemsel koordinatlarıdır. Bu koordinatlar doğada mevcut değildir. Oysa Dünya ne sonlu ne de sabittir; bu geleneğin, soyutluğun, gerçekdışılığın Dünya'sıdır. Ve bu sebeple Gerçekçilik -ister "sosyalist" ister "burjuva" olsun- gerçekdışıdır. Gerçekliğe daha yakın olan yansımaya-yeni matematikte ve yeni sanatta mevcut olan- hızla, eğimli yüzeylerle ulaşılır. Gerçekçilik özgün değildir, yer değiştirmeye, çarpıtmaya, eğip bükmeye, objektif olmamaya dayanır. Objektif olan tek şey kamera objektifidir.
Sayfa 245
. Yıllardır üstüste gelen felaketler, darlıklar ve sıkıntılar, çelimsiz ruhlarda yılgınlıklara sebep olmuştur. Bunun yanısıra düşman milletlerin kültür ve ideoloji saldırıları ve manevi istilaları bizleri sözde «gerçekçilik» ve «akılcılık» perdesi arkasında kendimizi hor görmek ve küçüklüğü kabullenmek, küçük düşünmeyi bir hüner saymak bataklığına yuvarlanmıştır. Büyük düşünmek, millet olarak büyümeyi istemek ve niceliğe ulaşmayı dilemek tehlikeli ve zararlı görülür olmuştur. İşte, yeni sömürgeciliğin «neo-kolonyalizm» gizli metodu budur. Sömürmek istediği, yıkmak istediği milletleri aşağılık görüşlere inandırmak, kölelik zincirine vurmaktır. Türk milliyetçileri olarak Türk Milletini her çeşit kölelikten, esirlikten kurtarmak ve koruma mücadelesindeyiz. Türk Milleti için kurtuluş ve yükseliş çaresi, kendi dini inançlarıyla, milliyetçilik ülküsüne sarılmaktır. Türk Milleti için kısa zamanda, kısa yoldan kurtuluş ve yükseliş Milli Türk ideolojisi ve Milli Türk doktrini Dokuz Işık'tadır. Kendi varlığıyla, hızlı bir şekilde kalkınan; yabancılardan yardım beklemekten ve başkalarına sığınmaktan kurtulmuş bir Türkiye ancak büyük Türk doktrini Dokuz Işık'la mümkün olacaktır. .
Sayfa 10 - Dergah Yayınları - 1976Kitabı okudu
Reklam
Aşk, yaşamın sıradanlığına bir başkaldırı değil midir? Günlük yaşamın monotonluğu gitmiş, karamsarlık yerini gerçekçilik sınırını aşabilen bir iyimserliğe bırakmış, durağanlık hali coşkuya dönüşmüş ve yaşamın sıradan olayları yeni anlamlar kazanmıştır. Artık bir terapiste bile gitmenize gerek yoktur. Terapistin yapamadığını aşk becermiştir! Kim böyle bir görme kusurundan vazgeçmek ister ki?
Prag Söylevi
Ben, akademik ve duruk olmayan, açık, evrim yapabilecek nitelikte, yeni olgularla ilgilenen ve ta ne zamandan beri kabuğu soyulmamış, parlatılmış ve hazmedilmiş, olgularla yetinmeyen, ilerlerken alışılmışın dışında kalan gerçekleri inceleyebilmek üzere değişen, güçlükleri ortak bir payda altında toplamayan, olaylara yerleşik düzen içine oturtmak için değil, tersine olaya öncülük etmek üzere ortaya çıkan bir gerçekçilik, dünyanın değişmesine yardım eden bir gerçekçilik, yüreğimize su serpmeyip, tersine, bizi uyandıran ve kimi zaman, sırf bu yüzden, insanı tedirgin eden bir gerçeklik istiyorum,,,
Ahh...Aşksınız, cansınız....
1958 yılı ilk aylarında bigün, Kemal Tahir'le birlikte otomobille İzmit'e gidiyorduk. Yeni yapılmış olan yol çok güzeldi. - Ne düşünüyorum biliyor musun, dedim, bir zaman sonra bu yol beton döşenecek, daha güzel olacak. Kemal, - Ben de şimdi onu düşünüyordum, dedi. - Biz o zaman ölmüş bulunacağız belki... Onu da düşünüyordum, dedim. Kemal Tahir, - Ne tuhaf, dedi, ben de o zaman kendi otomobilimiz olacak, otomobilimizde gideceğiz, diye düşünüyordum. Ben de gerçekçiyim, Kemal Tahir de... Kemal Tahir de iyimser, ben de... Ben hep ölümü düşünerek iyimser oluyorum, benimki böyle bir gerçekçilik. Kemal Tahir, hiç ölümü, kötü şeyleri aklına getirmeden, düşünmeden iyimser...
Sayfa 63 - NESİN YAYINEVİ
178 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.