İKTİSAT-KÖYCÜLÜK / MEMLEKETÇİLİK-SOSYAL ADALET Atsız Türk düşünce hayatına 15 Mayıs 1931 tarihinde çıkmaya başlayan Atsız Mecmua ile girer. Bu dergide çıkan Boz Kurt imzalı ilk yazılarında Anadolu'ya, "memleket"e, köye ve köylüye ağırlık verdiği görülür. "Bir kuş bakışı" başlıklı ilk yazıda bulunan şu cümleler dikkat
Her Duygu yanıltıcı olabilir derler; mesela göz yanıltıcıdır ama dokunduğunuz zaman, tanımadığınız, yeni tanıştığınız biriyle tokalaşıp musafaha ettiğiniz zaman güven hasıl olur. Yani suyun içine bir kurşun kalem sokarsınız kırık görünür, göz yanıltır sizi ,elinizle doğru olduğunu anlarsınız. Koku ve dokunma yanıltmaz pek, pek yanıltmaz. Dokunduğunuz şey sizin de; yani ekranda okuduğunuz şeyle fazla özdeşleşemezsiniz moda deyişle, o size mal olmaz pek, aranızda bir mesafe vardır, bir sevimsizlik vardır. Ama kitapla dostluk kurarsınız, kokusu size siner, o kitap elinize aldığınızda eski bir dostunuzla karşılaşmış gibi olursunuz.
Reklam
• Türkiye’de 3 çeşit aydın vardır: • 1. Modasever aydın: Onlar her zaman Batı'daki en son modanın peşinden koşarlar. Bu, on sekizinci yüzyılda Fransız aristokratlarının bir bölümünü meşgul eden iyi yemek düşkünlüğünden farksızdır. Voltaire, aydınlatıcı düşünceleri için 'bunlar terziler ve ayakkabıcılar için değil' demişti» Marx, moda sever ve izler aydınların evrenselliğine işaret ediyor. Moda sever ve moda izler Türkiye entelijan- siyası için en moda kitap, en moda elbise veya ayakkabıdan farksızdır. • 2. Destek sever aydın: Az pilav ve az fasulya seven yurttaşa benzer. Biraz teori ve biraz pratik. Her ikisi de eksik. Bir pratiğe bağlıdır. Bu partileşmiş bir hareket olabilir veya olmayabilir. Yayınlara abone olur, bağış verir, kamuya açık toplantılara katılır, sunuculuk yapar, türkü söyle, oyun oynar, bildiri imzalar vb. Bunun dışında yaşamı kendisinindir. Belki de kendisinin bile değildir. Ondan yalnızca destek istenir. Türkiye’de ne olup bittiğiyle pek ilgilenmez. Gerek duymaz. Çünkü gerekli olanın kendisine, bağlı olduğu pratik tarafından getirileceğine inanır. İnandırılmıştır. At gözlüklüdür. • 3. Pratiksever aydın: Teoriye hiç yakınlıkları yoktur. Bunlar Türkiye’nin pratisyen’leridir. İlk özellikleri çok kalabalık olmaları (tüm üniversite öğrencileri). İkinci özellikleri öğrenmeyi sevmemeleri.
Tangolar, halis Türk, dini bütün müslüman mahallelerinde yeni kadınlara verilen isimdir. Bir kaç sene evvel, dekolte bir moda yüzünden işitilen bu isim, memleketin en kibar mahallelerine kadar her yere yayılmış onlarca pek iğrenç zihniyete lakap yerine kullanılmış, bugüne kadar da unutulmamıştı, onlarca tango demek, dinini, milliyetini sevmeyen; mahallesine, ailesine, isyan eden; ırzını namusunu satan, her günahı işleyen...
Sayfa 206 - Ötüken yayınKitabı okudu
Yani şu meydanın şimdiki hali gibi her yanı işportacılar doldurunca... Ölçüyü mü kaçırmışlardı; yoksa köprülerin altından akan sular mı çoğalmıştı. Yeni başkan -şimdi de bu moda aldı yürüdü, Amerikanvari-... Yani "başkan" deyip duruyorlar... Hatta kendi aralarında "patron" diyenler dahi var. Bu daha bir oturuyormuş... Yeni başkan: "Önce karıştırıyoruz sonra toparlıyoruz" diyor, "bu kadar basit". Ekliyor "Hani hep bir yıkan hep bir yapan vardır ya", açıklıyor: yani bir kurtaran ve birçok kurtulan olması" gibi...
Zira işte o, yeni papazın karısı, kimseye pay vermediği için, dünyadan pay hakkı olmayan cılız, hastalıklı bir mahluk. Kendisini bilgin sanan, düsturlar araştırmasına bulaşan, hatta Hristiyanlığın ahlâksal-tenkidsel yeni moda reformasyonu üzerine bolca çalışan ve Lavater'in coşkularına omuz silken, sağlığı perişan olduğu için, Tanrı'nın yeryüzünde sevinç nedir bilmeyen bir ahmak. Benim ceviz ağaçlarımı da ancak böyle bir mahluk devirebilirdi. Görüyorsun, bir türlü kendime gelemiyorum! Düşün bir defa, dökülen yapraklar avlusunu kirletip pisliyormuş, ağaçlar gün ışığını kesiyormuş, cevizler olunca da oğlanlar onları taşlıyormuş, bu da onun sinirlerine dokunuyormuş.
Reklam
FİKİR YAZILARINDA VE KALEM KAVGALARINDA ATSIZ ÜSLUBU Bu bölümde Atsız'ın romanlarındaki üslup üzerinde durmayacağız. Romanlarını incelerken bunu yaptık. Burada aslında iç içe girmiş bulunan, birbirlerinden pek de farkı olmayan fikir yazılarına ve kalem kavgalarına bakacağız. Atsız'da baskın olan polemik üslubu, fikir yazılarına da sık
bu dünyanın hali bir döngüden ibarettir. Yenilik diye insanlar kendilerini aldatıp duruyor. Yenilik yok. Eskimiş, unutulmuş fikirleri başka isimler takarak yeni adıyla meydana çıkarıyorlar. İşte yenilik bu! Siyaset de öyle... Moda da öyle... Tarih de öyle... Her şey öyle...
İhtiyar, etkilenmez tavırla: Eskiden böyle şeylere aldıran yoktu, dedi. Bunlar hep yeni moda saçmalıklar. Kadın kocasına incir çekirdeğini doldurmaz şeyler için “Senden ayrılacağım” diye tutturuyor.
Yeni, mekanik bir davranış biçimi moda ve analiz çok yavaş, çok pahalı, çok elverişsiz kabul ediliyor. Hızlı, kolay ve ucuz bir değişikliğin en iyisi olduğu düşünülüyor; ve sonuç, ne anlaşılan ne de gerçekten hissedilen şiddetli tepkilerin -kontrol edilemeyen ve çoğu zaman da acı veren bir dünyada yaşadığımız hissinin- çoğalması oluyor.
Sayfa 7
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.