Süveyda, İstanbul'da yaşayan, yeni boşanmış, tek çocuklu bir akademisyendir. Zor bir dönem sonrası çocuğunu eşine bırakıp bir yolculuğa çıkar. Aslında bir arayışta olan Süveyda için bu yolculuk, bir içsel yolculuktur. Önce Nepal, Katmandu’ya gider. Manastırda bir süre meditasyon deneyimi yaşadıktan sonra bir rüya görür. Rüyasında Rumi’yi görmüştür ve çok etkilenir. İçindeki boşluğu kapatmak için son durağı Konya olacaktır.
Kitap mindfulness felsefesi üzerine yazılmış bir roman aslında. İnsanda eskiden beri olan doğal bir yetenek olarak görülen mindfulness, algıları yeterince açıp zihinden geçen düşünceleri, vücudun hissettiklerini, kısacası gerçekleşenleri anlamak ve yargılamadan onlarla kalabilme, kabullenebilme durumu olarak görülüyor. Kısaca zaman farkındalığı ve zamanı kabullenebilme anlamlarına geliyor. Roman da bu konu üzerine yazılmış, mistik öğretilerle dolu, ruhani bir eser. Yazarın bu konudaki uzmanlığı da düşünülünce, zamanda farkındalık adına, şahane bir eser olarak ortaya çıkmış. Kişinin amaçları ve yaşanılanları kabullenip, berrak bir zihin elde etmesi açıdan güzel bir eser. Türü sevenlere tavsiyemdir.
#BudayıArarkenRumiyiBuldum
^
^
#alıntı
Buda'yı ararken, Ders 15: Her sabah güneş yeniden doğar ve her gün taze bir başlangıçtır. Tıpkı Mevlana Celaleddin Rumi'nin dediği gibi; her gün bir yerden göçmek ne iyi. Her gün bir yere konmak ne güzel. Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş. Dün, dünle beraber gitti, cancağızım. Ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
^
^
#inkılapyayınevi #bilgeuzun #edebiyat #bloghemsire #mistik #arayış #mindfulness