Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
.. ölüm doğum kadar doğaldı, ama insan sonunda kabuk tutmaya başlamış bir yarayı da yeniden deşmezdi.
Sayfa 58 - Altın KitaplarKitabı okudu
Kavun
Sahih-i Buhari'de belirtildiğine göre Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından sık sık yenen meyvelerden biri de kavundur. Kavun ise C vitamini, beta karoten ve potasyum bakımından çok zengin bir yiyecektir. Vücudumuz, aşırı biriken sodyumu, potasyumun yardımı ile elimine etmektedir. Aşırı miktardaki sodyum zararlı kolesterolün atar damar duvarlarına yapışmasına, dolayısı ile kan basıncının yükselmesine sebep olur. Kavunlar, aynı zamanda pek çok nadir bulunan besleyici maddeler ihtiva ederler. Bunlardan biri de doğum kusurları ve kalp hastalıklarına karşı mücadelede vücut için gerekli olan B vitaminidir.
Reklam
Dağlarda geçirdiği 3 günlük dinlendirici bir geziden sonra sabahın erken saatlerinde yeniden viyana'ya dönüp tren garında aldığı gazetenin tarihine göz attığında o günün doğum günü olduğunun farkına vardı.
Evlilik
Evlilik gerçekleşmeden önce erkek ile gelinin babası arasında, başlık parasının -ya da daha somut bir ifadeyle- satış fiyatının kararlaştırıldığı bir evlilik anlaşması yapılıyordu. Dolayısıyla, hukuki açıdan bakıldığında evlilik bir alım-satım sözleşmesi gibiydi. Daha sonra bu ödemenin yerine giderek çeyiz aldı. İlk başlarda erkeğin, ailesi
Sayfa 80 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Mekke kutsal Kâbe'nin mekânıydı ancak Medine de ona sığınak olmuştu. Mekke onun doğum yeriyse, Medine de yeniden doğduğu yerdi. Birinde vizyonu doğmuş, diğerindeyse o vizyon hayata geçirilmişti. İkisinin arasında seçim yapmak elbette imkânsızdı.
Sayfa 325Kitabı okudu
Bence kaldırmalı bu doğum günlerini İnsan bir yas gibi doğuyor yeniden.
Reklam
Camın ardında o akşam, bir doğum öncesiydi beklediğim. Yere değen tekerlekleri uçağın bir nokta koymayacaktı çünkü yolculuğa. Kapısı açıldığında, yolcular inecek değildi yalnız merdivenden aşağı. Bir türlü yatışmak bilmeyen bir ürperti de gelip dayanmıştı aşılacak sınıra. Camın ardında o akşam, yalnız açılan kapıyla inen yolcuları değil o ürpertiyi de bekledim. İnanmakla inanmamak arasında gidip gelen kelebek bir seni havalara sıçratan sevince kondu bir beni yeniden kendime getiren heyecana - beklenenle bekleyen aynı anda doğmuştu.
Bir başıma yaşamayı hemen hemen öğrendim. Hemen hemen diyorum, çünkü insan tek başına yaşayamaz. Yaşamak sandığı şey kendi küflü, rutubet kokan yalnızlığında içten içe çürümek, azar azar tükenmekten ibaret. Yine de hastalandığımda kendim için nane limon yapmayı, kapının hemen arkasından gelen seslerden korksam da bir zaman sonra yeniden uykuya dalmayı, yolda yürürken yanıma yaklaşan arabanın içinden aptalca laflar eden adamlara usturuplu küfürler etmeyi, siyah elbisemin arkasındaki uzun fermuarı tek başıma çekmeyi, acıklı Türk filmlerini tek başıma izlemeyi, doğum günlerimde kendim için pasta yapmayı ve kendi saçlarımı kesmeyi öğrendim. Evimdeki perdeleri tek başıma asabiliyorum, sucunun kapıya bıraktığı damacanayı tek başıma mutfağa taşıyabiliyorum.
Sayfa 35
Helenistik dünyanın temsil ettiği bu yeni mecburi mevcudiyetlere Gnostik düşüncenin cevabı şuydu "Kendini bilirsen sahip olursun." İkinci yüzyıl Valentin GnostiklerindenTheodotus'un ünlü ifadesiyle: "kim olduğumuzun, kime dönüştüğümüzün, nereden geldiğimizin ya da nereye vardığımızın, acele edip etmediğimizin, ne günahlardan kurtulduğumuzun, doğumun ne olduğunun ve neyin yeniden doğum olduğunun bilgisi" (Exc. Thd., 78.2). Ya da çağdaşı Gnostik Hıristiyan tanrı bilimci İskenderiyeli Klement'in ifadesiyle:"O zaman... alınacak tüm derslerden en önemlisi insanın kendini bilmesi. Çünkü insan kendini bilirse, Tanrı'yı da bilir." (Paedagogus, 3.1).
Sayfa 69 - Profil KitapKitabı okuyor
Diriliş
Mekânı yoktu ölünün, ama gömüldüğü mezar aracılığıyla kâinatla bağı vardı. Uzay yürüyüşü yapan bir uzay adamının araca bağlı olması gerektiği gibi, ölünün de mezarına bağlı olması gerekirdi. Bu yüzden çok kıymetliydi mezar denen şey. Ölünün dünyayla ara dünya arasında boşa çıkmasına mâni olan tek bağlantıydı; yeniden doğacağı mahşer gününe kadar, bebeği selamette tutan ana rahmi gibi selamette tutardı onu. Yeniden doğuşun rahmiydi mezar. Doğum anına kadar da dokunulmaz kalmalıydı bu yüzden. Ölünün, sonsuza kadar yaşamak üzere diriltileceği zamanı huzur içinde bekleyebilmesinin tek yolu kabir emniyetiydi. Ölünün huzuru kaçsa kainatın huzuru kaçardı.
Sayfa 33 - Iletişim
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.