Doğum günü kutlama adeti nereden çıkmıştır?
Günümüz insanlarının her sene kutladıkları doğum günü adeti tarihteki
uygulamalarla tam bir tezat oluşturur. Çok eski çağlarda kişiyi ölüm
yıldönümü ile anmak adetti. Kadınların ye çocukların bu gibi yıldönümleri
ile alakaları yoktu. Zaten kimsenin doğduğu gün bir yere kaydedilmiyordu
ki
Zamanın birinde Kejik Yurdu'nda yine bir Amazon doğum yapmak üzereydi . Teçinler bu kutlu haberi alır almaz,toplanma yerinde İsim Verme Ayini için hazırlıklara başlamışlardı.
Kasaba halkı Kibele'ye , verdiği bebek için dualar ederken bir yandan da Büyük Ana'nın bereketine şükrediyorlardı .
İlk bebeğin ardından ikinci bebeği almaya
Bana kalırsa kitap güzel, gayet anlaşılır ve net ama kitaptaki bilgilerin işe yarayıp yaramadığını milyoner olunca görebilirim. Bakalım zaman gösterecek.
Kitabın özeti (kesinlikle spoiler var):
Yazarın internet sitesi ne?
noahkagan.com
Yazarın YouTube kanalı ne?
youtube.com/@noahkagan?si=1...
Yazarın sahip olduğu
DİN VE PARA BELASI İNSANLIĞIN SON İBRETİNİ YAŞATTI
Sömürgecilerin iki temel araçları var;
Biri din, diğeri para!
Din ile beyin yıkar, uyuşturur görünmeyeni satar, para ile görünen madde gücü kimin elinde ise satın alır.
Romanın Hazırlanması ve Yayını
Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor.
Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
Romanın Hazırlanması ve Yayını
Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor.
Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
KİTAP KILIĞINDA Kİ GEMİMİN ROTASINI ZULMÜ BİTİRMEK OLARAK ÇİZDİM, ŞER DENİZİNDE DÜMENİ ÜZERLERİNE KIRDIM VE İŞİ BİTİRDİM
Büyük atam Atatürk;
Sizden sonra emperyalizmin yerli işbirlikçileri büyük bir kuyruk acısı çekerek bize çektirmedikleri acı kalmadı.
Beyin savaşları komutanı olarak sizin emrinizde kitabımı Nutuk kitabınızın bir devamı ve
Bu kitabı kitapsızlıktan bir süpermarketten aldım. Almamda adının ve arka kapak yazısının etkisi olduğu kadar diğer kitapların bana hiçbir şekilde hitap etmemesi de etkili oldu. Bir de fiyatı çok uygundu.
Herkesin kaybolduğu, yolunu şaşırdığı, içinde kendini bulamadığı, belki de kendiyle karşılaşıp aslında onunla hiç tanışmadığını fark ettiği zamanlar olur. Ya da yaşananlar karşısında nefessiz kalıp kaybolur. Kitap ile karşılaşmam korkularımın yükseklerde dolandığı bir sürece denk geldi. Adı da bu yüzden cezbetti.
Kitaptaki karakterlerin kendilerince yaşadıkları kendilerini bulma süreçlerine şahit oluyoruz. Yıllardır evli olan Hakan ve Yıldız'ın aile hayatlarını, iç dünyalarını ve kurdukları düzenin nasıl yerle yeksan olduğuna şahit oluyoruz. Yazar kısaca diyor ki "nereden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmadığını?"
Doğum gününde mumları üfleyen Hakan sanki efsunlu bir üfleme ile kendini yeniden doğurur aslında. Üfleme öyle bir rüzgara döner ki Hakan'ın geçmişindeki hayaletleri, Sonay'ı ve Mert'i, alır getirir. Zaten ondan sonra hem Hakan'ın hem de Yıldız'ın hayatlarında sular durulmaz. En azından kendilerini bulana kadar.
Kitap kendisini okutuyor, ama açıkçası bana pek dokunmadı. Karakterler uzun uzun anlatılmış, ancak genel olarak bi eksiklik hissi bıraktı bende. Bir de bazı anlatım bozuklukları karşısında şaşkına döndüm. Tarık Tufan ile tanışma kitabı oldu. Uzunca zaman sonra da paylaşım yapmış oldum. Gene döne dolaşa kitaplara sığınılıyordu çünkü.
KaybolanTarık Tufan · Doğan Kitap Yayınları · 20203,160 okunma