“ Yere serilen yalnız yirmi,yirmi beş yıllık bir ömürle bir ömrün elde ettikleri olsaydı dert bu yakar yakıcı olmazdı.İstanbullu Hoca’nın hakkı olan gelecek yirmi yıllara yürek nasıl kor gibi yanmazdı ? O gelecek yılları,üstelik yalnız Hoca,yalnız karısı,yalnız çocuğu kaybetmiyordu ki… O yılların üzerinde tanıdık,tanımadık daha binlerce ve binlerce insanın hakkı vardı.Hoca belki de gün gelecek gönül aydınlatan,kafa sağlığını getiren,insan kurtaran cümleler bulacaktı,bu çerçevede belki de çok çok çok daha geniş olacaktı.Ve kurşun,yirmi,yirmi beş yıllık ömürle birlikte bunları da yok edecek,ebediyen yok edecekti. “
Yere serilen yalnız yirmi, yirmi beş yıllık bir ömürle, bir ömrün elde ettikleri olsaydı dert bu kadar yakıcı olmazdı. İstanbullu Hoca'nın hakkı olan gelecek yirmi yıllara yürek nasıl kor gibi yanmazdı? O gelecek yılları, üstelik yalnız Hoca, yalnız karısı, yalnız çocuğu kaybetmiyordu ki... O yılların üzerinde tanıdık, tanımadık daha binlerce ve binlerce insanın hakkı vardı. Hoca belki de gün gelecek gönül aydınlatan, kafa sağlığını getiren, insan kurtaran cümleler bulacaktı, bu çerçeve belki de çok, çok, çok daha geniş olacaktı. Ve kurşun, yirmi, yirmi beş yıllık ömürle birlikte bunları da yok edecek, ebediyen yok edecekti.
Sayfa 236Kitabı okudu
Reklam
Bedir Gazvesi
Hacc Süresinin 39 ve 40, âyetlerinde şöyle buyruluyordu: "Kendileriyle savaşılanlara, uğradıkları zulüm sebebiyle savas izni verildi. Allah elbette ki onlara yardım etmeye, onları zafere erdirmeye kadirdir. Onlar, sadece "Rabbimiz Allah" dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarılmış kimselerdir..." Abdullah İbn Cahş ilk
Sayfa 162Kitabı okudu
Atatürk Kafkas cephesinde Buğlan Gediği muharebelerine yetişmek azmiyle otuz altı saat hayvandan inmeden zorunlu yürüyüş yapmış ve ayağının tozu ile gayet kritik bir vaziyete girmiş olan muharebe cephesinin emir ve kumandasını almıştır. Yaveri Cevat Abbas Gürer, Silvan'dan hareketle bu çetin muharebe faaliyetinin Atatürk'ü üç gün üç gece
Sayfa 83 - Güven KitabeviKitabı okudu
Zübeyde Hanım'ın vefatı,
Mustafa Kemal'in Birinci Dünya Harbi bitince İstanbul'a dönüşü, annesi ile münasebetleri, bu arada işgal kuvvetine mensup askerlerin, gerek annesinin oturduğu eve yaptıkları baskınlar, gerekse Mustafa Kemal'in Şişli'de kiraladığı eve yapılan ve hemşiresi Makbule Hanımın oturdukları eve (Beşiktaş, Akaretler, No. 76) yaptıkları
Sayfa 74 - Remzi kitabeviKitabı okudu
SOFTA KOŞMASI
Bana dinsiz diye hırlayan softa Sanattan bilimden haberin var mı Aya, yıldızlara roketler salan Şu çağdaş ilimden haberin var mı Kimin parmağı var sefaletinde Yürekler acısı cehaletinde Yıllardır şu fakir memleketinde Oynanan filimden haberin var mı Haykırsa, ağzına tokat vurulan Yumrukla, tekmeyle yere serilen Fakire, güçsüze reva görülen Ezeli zulümden haberin var mı Evler var ki: Yılda bir gün et pişer Çocukların karnı sıtmadan şişer Kaç bin vatandaşın mağrada yaşar Bu çeşit ölümden haberin var mı Gayri uyuduğun yetişir uyan Uçağı, gemisi bomba taşıyan Hortlayıp da çağımızda yaşıyan Haccac-ı zalimden haberin var mı Durmadan kesersin bindiğin dalı Yüzyıl var aslında o dal kopalı Softa bozuntusu, ey dar kafalı Şairden, alimden habtrin var mı
Sayfa 72
Reklam
32 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.